Ali Karahasanoğlu TÜM YAZILARI
Ayasofya’nın açılma kararı ile birlikte Avrupa’dan, ABD’den, hatta
Mısır’dan zılgıt çekmeyen soytarı kalmadı..

“Ayasofya’nın ibadete açılması yanlış”mış..

Dünyanın dört bir tarafından yapılan bu tehditlere, bu hakaretlere kim
cevap verdi?

Ya Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan..

Ya da Dışişleri Bakanlığı yetkilileri..

Bir defasında da Milli Savunma Bakanı..

Sırtında yumurta küfesi olmayan, çok daha üst perdeden cevap vermesi
gereken muhalefet partilerinden siyasiler, bürokratlar, hukukçular ne
yaptılar?

Onlar üç maymunu oynadılar..

“Görmedik, duymadık, bilmiyoruz” dediler..

Ama sıra Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a gelince..

Hepsi bir ağızdan, küfürleri savurdular..

Neymiş?

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın, Cuma hutbesi sırasında söylediği
cümlelerin, Mustafa Kemal’e atfen sarfedilmiş olma ihtimali varmış.

Bakıyorsunuz, Ali Erbaş’ın hutbesine..

“Mustafa Kemal” diyor mu?

Demiyor..

“Atatürk” diyor mu?

Demiyor..

Açıkça ismi anılmıyor ama.. Mustafa Kemal’i kastettiğini gösterecek
şekilde, mesela “Birinci Cumhurbaşkanı” diyor mu?

Demiyor..

Karşı çıkamadıkları Ayasofya’nın ibadete açılmasına, “Ne yapalım, ne
yapalım da.. Bu milletin dini inançları ile kavgalı olduğumuzu ispat
edelim?” diye kara kara düşünürken..

“Bulduk, bulduk! Ali Erbaş, hutbe sırasında şu cümleyi söyledi: ‘Vakıf malı
dokunulmazdır, dokunanı yakar! Vakfedenin şartını çiğneyen lanete uğrar.’
Dolayısı ile bu cümle, aslında Atatürk için denilmiştir. Erbaş, derhal
istifa etmelidir” diye karşımıza çıktılar..

İşe bakın siz..

“Vakıf malı dokunulmazdır” diye, sadece Ali Erbaş demiyor ki..

Kanunlar da öyle diyor..

Anayasa Mahkemesi öyle diyor..

Yargıtay, Danıştay öyle diyor..

Ali Erbaş deyince, niye sorun oluyor?

Yoksa siz, “Vakıf malları dokunulur mallardır. Dokunan ihya olur” mu demek
istiyorsunuz?

Diyorsanız, bunu neye dayandırıyorsunuz?

Adına yola çıktığınız Mustafa Kemal’in döneminde kabul edilen kanunlarda
bile, vakıflar dokunulmaz mallardır..

Siz kimi, neye karşı savunuyorsunuz?

Kaldı ki, Ali Erbaş, dün açıklama yaptı..

“Mustafa Kemal’in, Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesinde ne kadar dahli
olduğu tartışmalı” dedi.

Gerçekten de..

M. Kemal’in müzeye dönüştürme kararında  imzası olup olmadığı bile meşkuk..

Ama Ayasofya’nın açılmasından rahatsız olan ne kadar CHP’li, İP’li ve diğer
yasakçı Kemalist var ise..

Hepsi sıraya girmiş, Diyanet İşleri Başkanı’na küfrediyorlar..

Şöyle olsa idi..

Birinci Cumhurbaşkanı için ismi geçmese bile, hassasiyet göstererek, “Acaba
o mu kastediliyor” diye çekincelerini koysalardı..

Ama önce..

Mevcut Cumhurbaşkanı’nı, ismini vererek tehdit edenlere, hakaret edenlere
karşı gerekli cevapları verseydiler..

“İşte tutarlı bir çizgi” der, anlayışla karşılardık.

Ama.. M. Kemal’in adı bile geçmeyen, hukukun temel ilkelerinden bir
cümleyi, “Olsa olsa, Atatürk’e söylenmiştir” diyerek, sopa gösterme
malzemesi yapanlar..

Aynı devletin son Cumhurbaşkanı için, batıdan gelen soytarıca tehditlere
suskun kalıyorlarsa..

Burada bir problem var demektir..

Dert başka demektir..

Batıdan, kimler neler demedi ki..

Yunanistan Başbakanı Miçotakis, “Türkiye’nin Ayasofya’yı camiye dönüştürme
kararı, gereksiz ve dar görüşlü bir girişimdir!” diye küstahca sözler
sarfetti..

Bakıyoruz, Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş’ın, içinde “Mustafa Kemal”
veya “Atatürk” ifadesi geçmeyen açıklaması üzerinden etmedik hakareti
bırakmayanlara..

Bir tanesinde “Sen kime ‘dar görüşlü’ diyorsun” itirazı yok.

Ne televizyon ekranlarında yüksek sesle, bu ülkenin Diyanet İşleri
Başkanı’na, Ankara Baro Başkanı’nın bildirmeye çalıştığı haddin yarım
kaldığı inancı ile, eksiği tamamlamak üzere harekete geçen hokkabazlar..

Ne de Ali Erbaş için, “Ant olsun ki, o koltukta oturup, Atatürk’e lanet
okumanın bedelini ödeyeceksin” diyen CHP’li Özgür Özel’ler...

Türkiye’ye.. Türk yargısına. Türk Cumhurbaşkanı’na “Dar görüşlü” diye
sataşan Yunan gavurlarına tek kelime edemediler..

Alman medyası, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nı hedef tahtasına
oturttu, “Türkler, cumhurbaşkanlarının başlarına nasıl bir çorap ördüğünü
anlayacak!” tehdidinde bulundu.

Ali Erbaş’a cevap yetiştirmeye çalışıp, “Korkunç bir şey. Tam bir kara
mizah. Laik cumhuriyet hedef alınıyor. Gayet açık” diyerek aslında tüm
dindarları tahkir etmeye çalışan hukuk profesörü Metin Günday’lar,
cumhurbaşkanını, Türkiye’yi tehdit eden Alman medyasına tek kelime edemedi.

Yunanistan’da, Selanik’te, üç-beş kendini bilmez Türk bayrağı yaktı.

Ali Erbaş’a, “Gün gelir bunun siyasi ve hukuki sonuçları olur” tehdidinde
bulunan İyi Partili Lütfü Türkkan, Türk bayrağını yakan Yunan gavurları
için tek kelime edemedi..

O zaman sormamız lazım: “Sizin derdiniz ne? Yunan olunca açık tehditlere
bile ses çıkarmıyorsunuz.. Diyanet İşleri Başkanı söz konusu olursa, ortada
açık bir isim bile yokken, saldırıyor ha saldırıyorsunuz.. Niye ki?”

Evet, soralım bu CHP’lilere, İP’lilere..

Sizin derdiniz, Müslümanla kavga, Yunanla dost olma mı?

İletişim

Salih ARIKAN,Tel: 0 506 514 96 93

E-Posta: slh.ari...@gmail.com

Skaype: saliharikan2

Face: https://www.facebook.com/saliharikan4

İnstagram:  https://www.instagram.com/izmirliengelliler

Twitter: www.twitter.com/saliharikan77

Web. www.beyazay.org.tr

Bağımsız Hareket kursumuz

https://www.youtube.com/watch?v=BsxdDJMTwLY&;

Beyazay İzmir Faaliyetlerimiz

https://www.youtube.com/watch?v=HD58JVgFRRU&t=4s

Blogger

https://saliharikanyazilar.blogspot.com/

-- 
You received this message because you are subscribed to the Google Groups 
"asr_isaadet" group.
To unsubscribe from this group and stop receiving emails from it, send an email 
to asr_isaadet+unsubscr...@googlegroups.com.
To view this discussion on the web visit 
https://groups.google.com/d/msgid/asr_isaadet/CAFg-wJbtGCHqDuYinLSirrP62ooynfA_iM%2BdFfcJjH8cAqHiDQ%40mail.gmail.com.

Cevap