------------------------------------------------------------------------
bayrak
Mustafa MUTLU: AHMET DAVUTOĞLU DA KUMPASA KURBAN GİTTİ!
AKP'de /*"Olağanüstü Kongre"*/kararı alındı. Parti 22 Mayıs'ta yeni
yönetimini seçecek.
Başta Başbakan ve AKP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu olmak üzere halkın
yüzde 99,9'una /*"sürpriz"*/olan bu gelişme, aslında son zamanlarda
hayatımıza fazlaca giren /*"kumpas"*/lardan biri...
***
Evet, kumpas!
Yani, tertip...
O yüzden de son bir haftadaki gelişmelere falan aldırmayın...
/*"Birileri"*/Ahmet Davutoğlu'nu göndermeyi daha şubat ayında planlamış!
Planlamaktan da öte, olağanüstü kongrenin toplanması için salon bile
ayırtmış!
İnanmayanlar için, Hürriyet'in eski Ankara Temsilcisi Metehan Demir'in
27 Şubat tarihinde kişisel bloğunda yayınladığı yazısından bir bölümü
aynen aktarıyorum:
***
/*"Yaz ayları bu yıl da siyaseten sürprizlerle dolu geçecek. Büyük bir
parti, takma isimle bir adamını göndererek, Mayıs’ta dev bir spor
salonuna gizlice ön rezervasyon yaptırdı. CHP yeni kurultay yaptı. Peki;
geriye sizce kim kalıyor? Size ipucu; tahmin ettiğiniz değil. Daha büyük
sürpriz olan. Hiç ummadık isimler koltuğundan olabilir!"*/
O günlerde çeşitli çevrelerde Metehan Demir'in işaret ettiği /*"büyük
parti"*/nin AKP olduğu iddia edilmiş ve kimse de bunu yalanlamamıştı.
***
Şimdi soru şu:
O salonu kim kiraladı?
Kiralama emrini kim verdi?
Kaparoyu kim ödedi?
Aslında bu soruların hepsinin yanıtı belli:
Türkiye'yi yöneten iktidar partisinin Genel Başkanı'nı düşürmeyi kim
planladıysa, o!
***
Kim bu güce sahip?
AKP MYK'sı, Genel Başkanı'nın ve Başbakan'ın ipini sadece kimin
işaretiyle çekebilir?
Bu sorunun yanıtını hepiniz biliyorsunuz ama yine de söyleyeyim:
Recep Tayyip Erdoğan!
***
Şimdi sıkı durun:
Tüm bunları, AKP'nin yönetimini ele geçirip başka birileri yapsaydı; bu
eylemin adı ne olacaktı?
/*"Darbe..."*/
Şimdi ne oluyor?
/*"Demokrasi..."*/
İşte; /*"Recep Tayyip işi demokrasi"*/, tam anlamıyla budur.
Geçmişte padişahlar, buyruğundan çıkan sadrazamları azlederdi.
Şimdi bu işi /*"cumhurbaşkanı"*/yapıyor!
***
Ne diyeyim; Ahmet Davutoğlu'na büyük geçmiş olsun!
Tam havaya girmişti ki... Patlatıverdiler!
Zor şey...
AMAN HA!
Abdullah Gül, Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Abdullatif Şener, Nevzat
Yalçıntaş, Yaşar Yakış, Erkan Mumcu, İdris Naim Şahin, Ali Müfit Gürtuna
ve daha niceleri...
Şimdi de Ahmet Davutoğlu!
Bu isimlerin ortak yanı bir zamanlar hepsinin Recep Tayyip Erdoğan'ın en
yakın çevresinde olması...
Ne zamanki palazlandılar; yani Erdoğan'a /*"alternatif"*/olduklarını
hissettirmeye baladılar... Ya da onun isteğinin dışına çıktılar...
İşte; o zaman tüyleri teker teker yolundu...
/*"Siyaseten mevta"*/oldular.
Şimdi Ankara kulislerinde yeni AKP Genel Başkanı'nın kim olacağı, yani
Başbakanlık koltuğuna kimin oturacağı sorusunun yanıtı aranıyor.
Adı geçenler; Bekir Bozdağ, Binali Yıldırım, Berat Albayrak, Nurettin
Canikli ve Abdülhamit Gül...
Diğerleri neyse ama damat Berat Paşa bana göre dikkatli olmalı...
Çünkü en ufak bir anlaşmazlıkta sadece koltuğunu değil, ailesini de
kaybeder...
Sakın, /*"Bana bir şey olmaz"*/demesin!
Kimlere /*"bir şeyler"*/olmadı ki...
GÜNÜN SORUSU
Recep Tayyip Erdoğan, yakın zamana kadar kol kola olduğu cemaati ya da
HDP'yi terk edince, /*"Beni kandırdılar"*/demişti. Şimdi de Ahmet
Davutoğlu ile yollarını ayırdı. Sorum ortaya:
Bu kez de çıkıp /*"Suriye ve Rusya ile iplerimizin kopmasına sebep olan
kişi Davutoğlu'dur. Bütün suç onda. Beni de o kandırdı. O yüzden artık
Suriye de Rusya da bizim dostumuzdur"*/derse... Çok fazla şaşırır mısınız?
BU GECE HEPİMİZ DENİZ'İZ!
Bugün 6 Mayıs… 68 kuşağının üç yiğit evladı Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan
ve Yusuf Aslan tam 44 yıl önce bugün asılarak idam edildi.
Onları ipe götüren şey suçları değil; dünya görüşleriydi.
Kimseyi öldürmediler, yetim hakkı yemediler. Ayakkabı kutularında
babalarının yolsuzluktan kazandığı paraları istiflemediler.
Tek suçları emperyalizme karşı çıkmak, tam bağımsızlık istemekti.
Bu akşam saat 21.00'de Ulusal Kanal'da yayınlanacak olan Kral Çıplak'ı
bu konuya ayırdık.
Hayatlarının baharında idam edilen üç fidanı mücadele arkadaşları anlatacak.
Üç fidanın dava arkadaşları ve 68'in gençlik önderleri Bozkurt Nuhoğlu,
Kamil Dede, Namık Kemal Boya, Gökalp Eren, Şükran Soner ve Rahmi
Ofluoğlu bugünün gençliğinin temsilcisi olan TGB'lilerle buluşuyor.
Kadıköy ve çevresindeki tüm Ulusal Kanal dostlarını 6 Mayıs 2016 (bugün)
21:00'de Caddebostan Kültür Merkezi'nden canlı olarak yayınlanacak olan
Kral Çıplak'ı /*"canlı"*/izlemeye davet ediyoruz.
156+303!
Abdullah Gül'e sormaya devam ediyoruz. Söz sırası Hanife Erdemli'de:
/*"Abdullah Bey...*/
/**/
/*Bugün 6 Mayıs... Akranınız olan Deniz'in, Yusuf'un ve Hüseyin'in idam
edilişinin 44'üncü yıl dönümü... Onlar, Atatürk ilkelerinden ve
Cumhuriyet devrimlerinden yana durdular; tam bağımsızlık istediler ve
ipe gittiler. Siz ve arkadaşlarınız ise laiklik başta olmak üzere hep bu
ülkenin değerleriyle kavgalıydınız; cumhurbaşkanı bile oldunuz. O kadar
güçlendiniz ki varlığınızı borçlu olduğunuz halkın sorularını bile
umursamıyorsunuz. Yazıklar olsun."*/
GÜNÜN İSYANI
Nihayet bu da oldu... Türbandan sonra cüppe ve takke de ilköğretime
girdi. Hatay'daki Nizamettin Özkan İlkokulu'nda Lütfi Yazar isimli
sakallı bir öğretmenin, cüppe ve takkesiyle derslere girdiği ortaya
çıktı. İsyanım Milli Eğitim Bakanı'na:
Yarın bir başka öğretmen de boynunda haçla derse girerse; yine böyle
sessiz kalabilecek misiniz?
------------------------------------------------------------------------
a45UyF587661-160506105403 Oraj Poyraz At Openmail oraj.poy...@openmail.cc
2016/05/06 11:48 5 4 gercekegitimci...@googlegroups.com
--
ILAHI
. . . . . .
Sabahleyin-oglenleyin-aksam karanliginda-
Benim ilahimi duyarsin, Maria.
Kederde ve sevincte, iyide ve kotude,
Tanrinin anasi benimle ol.
Saatler piriltiyla uctugunda,
Ve tek bir bulur karartmadiginda gogu,
Aylak olmasin diye ruhum,
Lutfun gotururdu onu sana ve seninkine;
Simdi, firtinalari kaderin
Gecmisimi ve gunumu karartinca,
Birak isisin gelecegim
Senin ve senin olanin tatli umidiyle.
Edgar Allan Poe
Tevfik Pasa Ingiltere ile gizli bir anlasmaya varilarak Osmanli Devleti
nin Ingiltere ye bagliliginin saglanmasini istedi.
Yuksek Komiser Amiral Calt Horpe un raporundan. 06.06.1919
DOGA YASALARI UZERINE DUSUNCELER -1-
Her satirinda beynimi tetikleyen harika bir kitap okuyorum: Buyuk
Tasarim . Dr Stephen Hawking ve Leonard Mlodinow tarafindan yazilmis.
(Dogan Kitapcilik. Ceviri: Selma Ogunc)
Sanirim Dr Hawking i tanitmama gerek yok. Bedeni nerdeyse tamamen
islevsiz duruma gelen bu adam, akli ile galaksiler arasinda yolculuk
etmekte. Leonard Mlodinow a gelince. ABD li bir fizikci. Babasi,
Buchenwald toplama kampinda bir yil kadar tutulmus ve Polonya da Nazi
yonetimine karsi gerceklestirilen direnisin basina gecmis. Aile bu
soykirimdan kurtulup ABD ye yerlesmisler. Burda kucuk yaslarda kimya ve
fizige ilgi duyan Mlodinow, Israil deki bir kutuphanede Feynman in fizik
yasalari uzerine tezleri kitabini okuduktan sonra tamamen fizige
yonelmis. Hic sasirmadim. Richard Feynman, fizigi milyonlarca insana
sevdiren gercek bir dehadir.
Simdi bu kitabin doga yasalarina ayrilan bolumunden alintilar yaparak,
kendimden de yorumlar katarak bir seyler karalayacagim.
Doga yasalari hepimizin oylece kabul ettigi gercekliklerdir. Onlara
alisiriz; oyle alisiriz ki bir sure sonra onlarin aslinda ne kadar
sasirtici olduklarini unuturuz ve merak hissimiz hayatin akisi icinde
olur gider.
Oysa insanlik binlerce yil boyunca, etrafinda gordugu ve bir anlam
veremedigi olaylari aciklamak icin sayisiz inanc ve mitoloji gelistirdi.
Neden volkanlar aniden ofkelenip ates sacmaya basliyordu, neden Gunes
bazen karariyordu, neden sakin bir havada firtina patlayip gemileri
denizin dibine gonderiyordu? Misir dan Hind diyarlarina, Iyon
medeniyetinden Maya uygarligina kadar her yerde insanlar bu sasirtici ve
korkutucu olaylari aciklamak icin binlerce tanri, tanrica, melek veya
ifrit modelleri gelistirdiler. Yakla$ik 50 bin yil oncesine uzanan
avci-toplayici atalarimizdan miras aldigimiz korkular hepimizin bireysel
ve kolektif bilincaltina kadar isledi ve dinsel davranislarimizin
temelini olusturdu: Tanrilara sukran dualari, sunulan kurbanlar, olum
rituelleri, bereket sarkilari, tanrilarin insanlara ahlaksizliklarindan
dolayi kitlik, savas veya afetler yagdirmalari ve bundan kurtulmak icin
mabetlere dolusan insanlar. (Cok uzaga gitmeye gerek yok. Ingiltere
Londra da 1665 yilinda cikan buyuk bir yangindan dolayi, binlerce insan
kiyametin geldigini zannedip kiliselere dolusmuslardi. Halley kuyruklu
yildizinin her gelisinde ise insanlar korku icinde kiyameti
beklemislerdir. Bunlara volkanlarin, depremlerin insan uzerindeki
etkilerini ekliyebilirsiniz.)
Bilimsel dusuncemiz ise, tum insanlik tarihi ile kiyaslandiginda cok
yeni sayilabilir. Gerci, o muhtesem Iyon medeniyetinde bilimimizin
temelleri atilmisti ama, pek cok tarihsel sebep yuzunden yuzyillar
boyunca uykuya yatti ve onlarin yerini genelde teolojik aciklamalar
aldi. Bu arada, belirtmeliyim ki, su an uzerinde tepistigimiz
topraklarda muhtesem bir insan yasadi: Milet li Thales. M.O 624-546.
(Simdiki Aydin in Didim ilcesinde) Felsefenin ve bilimin onculerinden
sayilan Thales cesitli geometrik kuramlar gelistirmis ve bir Gunes
tutulmasini onceden hesaplayip haber vermistir.
Ne yazik ki, o donemlerin devlerini tek tek sayabilmem cok zor ve
yazinin tamamen amaci disina tasmis olurum. Arkhimedes, Anaksimandros,
Empedokles, Epikurus, Oklid, Pythagoras. Daha bir suru isim... Simdi bu
isimleri alfabetik sira ile yazmak kolay, ama inanin her biri ayri bir
dunya, ayri bir gunes... Onlarin actigi yol, buyuk usta Galileo ve
nihayet Newton a kadar uzandi .. arada binlerce yol emekcisi var.
Dunyanin her yerinden bilgi emekcileri. Yunan, Roma, Misir, Babil, Islam
topraklari, ortacagdaki Kilise nin aykiri dindarlari .... Neyse, uzun
mesele.
Bilimsel kuramlarla ilgili olarak bazi insanlarin yanlis bir kanaatleri
bulunur. Herhangi bir onerme, bir kuram eger yanlis ise bunun bilim disi
oldugu gibi iddialarda bulunulur. Oysa ki, bilimsel kuramin en onemli
ozelligi, onun yanlislanabilir olmasidir. Yanlislanamayan sey, bilimden
cok kehanetin, mistik sezgilerin veya inanclarin alanina girer. Karl
Popper, tumevarimsal dusuncenin her durumda gozlemlenebilir veya
sinanabilir olamiyacagini farkederek, ispatlamaktan cok yanlislamak
olgusu uzerinde durmustur. Ornegin:
Uydumuz Ay kasar peynirinden yapilmistir derseniz bu, bilimsel bir
onermedir. Cunku yanlislanabilmesi mumkundur. Ote yandan, Ay i goze
gorunmeyen melekler hareket ettirir, bunu ancak iman sahibi kisiler
farkedebilir derseniz, bu bir bilimsel onerme degildir; zira goze
gorunmeyen melekleri olcmek, sinayabilmek mumkun degildir. Bir
bilimcinin gelistirdigi kuram; olculebilir, yanlislanabilir, farkli
insanlar tarafindan gozlemlenebilir, denenebilir olmalidir. Bunu,
Richard Feynman Fizik yasalari uzerine kitabinda soyle aciklar:
Once bir tahminde bulunursunuz. Gulmeyin, saka yapmiyorum. Eger
tahmininiz, kuraminiz, yapilan olcumlerle, deneylerle, gozlemlerle
celisiyorsa yanlistir. O anda, sizin ne kadar zeki, ne kadar sempatik
oldugunuzun onemi yoktur. Tahmininiz verilerle celisiyorsa yanlistir.
Hepsi bu kadar !
Ben de, bu kadar giris fasli yeter diyerek sozu Dr Hawking e veriyorum.
Iyonyalilar, antik Yunan felsefesine ait farkli ve genellikle birbirine
karsit geleneklere sahip pek cok ekolden biriydi. Ne yazik ki
Iyonyalilarin dogaya bakis acilari -genel yasalar araciligi ile
aciklanabilen ve bir dizi basit ilkeye indirgenebilen gorusleri-
yalnizca birkac yuzyil boyunca etkili olabildi. Bunun nedenlerinden
biri, Iyonya kuramlarinin ozgur irade, amac veya dunyanin islerine
karisan tanrilar kavramlarina yer vermemeleriydi. Bunlarin ihmal
edilmesi o zamanin cogu Yunan dusunuru icin son derece urkutucuydu,
tipki gunumuzde bir cok insan icin oldugu gibi! Ornegin filozof Epikurus
(yak.M.O. 341-270) standart atomcu goruslere dogaci filozoflarin
yazgilarina kole olmaktansa, tanrilar hakkindaki mitleri izlemenin daha
iyi oldugunu soyleyerek karsi cikti. Aristotales de atomcu gorusu
reddetti; cunku insanlarin ruhsuz ve cansiz maddelerden meydana gelmis
olmasini kabul edemiyordu. Iyonyalilarin, insanin evrenin merkezinde
olmadigi gorusu, kozmosu anlamamizda bir donum noktasi olmustur, ancak
bu gorus Galileo Galilei ye kadar, nerdeyse yirmi yuzyil boyunca bir
kenara birakildi.
Sanirim bir sigara molasi vermenin zamani geldi. Hawking in cok kisaca
dokundugu bu surec bir anlamda iman ile aklin, dogal yasalarin birbiri
ile catismasinin tarihidir. Bu ayni zamanda dogal fenomenleri dogal
sureclerle aciklama tarihi olarak bilinir. Herhangi bir hastaligi bir
yerel tanrinin laneti ile aciklamak da mumkundur ve her zaman buna
inananlar olacaktir. Bir depremin ise, gunahlarimizin bedeli olarak
gerceklestigini de dusunebiliriz ki boyle dusunenler gunumuzde bile
mevcuttur. Yukardaki pasajda, benim ozellikle ilgimi ceken yer ise
surasi: insanin evrenin merkezinde olmadigi gorusu, kozmosu anlamamizda
bir donum noktasi olmustur. Kesinlikle katiliyorum. Insanlar nedense,
dinsel inanclar araciligi ile kendilerini ustun ve secilmis zannederler.
Insanin, bir tanri tarafindan secildigi veya onun halifesi oldugu inanci
hala cok yaygindir ve binlerce ilahiyatci tarafindan islenmektedir.
Peki, illa, bilim ile din catismak zorunda midir? Mesela, dindar bir
bilimci olamaz mi? Elbette olabilir ve zaten pek cok dindar bilimci
bulunmaktadir. Sorun surda ki, dinsel bir inanc baskalarina mutlak dogru
bilimsel gercek olarak dayatilamaz. Veya tersine, bilimsel bir bulgunun
herhangi bir inanci ispat ettigi savi son derece tartismali olabilir.
Bilimsel kuramlar yanlislanabilirken, inanclar icin yanlislama yontemi
bulunmaz. Sorgulayan Denemeler kitabinda Bertrand Russel bunu guzel bir
benzetmeyle anlatir. Herhangi bir kisi, tum evrenin kocaman bir
kaplumbaganin uzerinde durdugunu iddia edebilir. Peki, kaplumbaga neyin
uzerinde duruyor, diye sordugunuzda ise, ondan asagisinin hep kaplumbaga
oldugunu soyleyerek cevap verebilir. Bu cevabi yanlislayamazsiniz.
Galaksinin neresini gosterirseniz gosterin, soz konusu kisi, bu
kaplumbaganin daha da otelerde oldugunu soyleyerek sorunuzu
savusturabilir. Veya bunlarin gozle gorulemiyecegini, manevi aleme ait
oldugunu da iddia edebilir. Benzer durum cennet, cehennem, Tanri nin
huzuru, meleklerin Tanri yi ovdukleri yer, herhangi bir din buyugunun
manevi makami gibi inanclar icin de gecerlidir.
Din ile bilim bazen icice gecse de, bunlarin alanlarinin birbirlerinden
ayrilmasinda fayda gorunmekte. Buna bir ornek vermek istersem, dindar
bir fizikci olan Newton, bas eseri Philosophia Naturalis Principia
Mathematica (Doga Felsefesinin Matematiksel Ilkeleri) kitabinda, kutle
cekim kanunlarini herkes tarafindan sinanabilecek formullerle ifade
etmistir ki, bu formul ve yasalarin yakin uzaydaki dogrulugu
bilinmektedir. Aksi halde, ne uydumuz Ay a ne de cesitli gezegenlere
gozlem uydulari gonderebilirdik. Eger Newton, anlasilabilir cekim
kanunlari yerine Isa efendimizin sevgisi tum varliklari birbirine baglar
gibi seyler yazsaydi, herhalde bu cok anlasilmaz bir sav olurdu.
Doga ile ilgili kuramlarin formule edilmesi, yasalastirilmasi, bizler
farkina varmasak da hayatimizin her aninda gecerlidir. Ornegin, Newton
fizigini uzay-zaman kavrami ile revize eden gorelilik kuraminin
matematiksel cikarimlari, uzaydan yerinizin bulunmasini saglayan GPS
kuresel yer belirleme sistemi (global positioning system) teknolojisinde
kullanilmaktadir.
Elbette doga yasalari ile ilgili tartismalar burda bitmez. Kaldi ki
Demokritos, Anaksimandros gibi doga felsefecilerinden bu yana insanlarin
doga yasalari ve atom hakkindaki dusuncelerinde koklu degi$iklikler
olmustur. Kismetse onlara da Dr Hawking in kitabini takip ederek
deginecegim.
-devam edecek-
Levent ERTURK
LEVENTERTURK1961
https://leventerturk1961.wordpress.com/
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscr...@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-ow...@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz :
http://orajpoyraz.blogspot.com/
--
You received this message because you are subscribed to the Google Groups
"Gugukluhayat" group.
To unsubscribe from this group and stop receiving emails from it, send an email
to gugukluhayat+unsubscr...@googlegroups.com.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroups.com.
Visit this group at https://groups.google.com/group/gugukluhayat.
For more options, visit https://groups.google.com/d/optout.