------------------------------------------------------------------------
bayrak
İBRAHİM Ö. KABOĞLU: Din ve anayasa, neyin araçları?
23.06.2016 08:21 ikabo...@marmara.edu.tr
İlahi kitap ve anayasa arasındaki fark ne?
İlahi kitaplar, *‘mutlak hakikat’ *iddiasıyla yazılır. Zebur, Tevrat,
İncil ve Kuran, tek tanrılı din kitapları.
Anayasalar ise, iktidarı sınırlandırmak ve kişi özgürlüklerini güvence
altına almak için yazılır.
Din kitapları, bireyi emir ve yasaklarla kuşatır, ilahi adalet
hedefinde. İnancın başladığı yerde düşünce bitmekte ve başkalarını bu
inanç halkası içine dahil etme mücadelesi başlamakta.
Birey özgürlüğünü temel alan anayasa, kişiyi hem iktidara karşı korur,
hem de başkalarına karşı. İktidarı da bu amaçla sınırlar.
Her ikisi arasında din özgürlüğü açısından fark ne?
Vicdan, inanç ve din özgürlüğünü güvence altına alan anayasa, dinlerin
iddia ettiği mutlak hakikat karşısında insanları serbest bırakır:
dileğine inanma veya hiçbirine inanmama, inanç ve din değiştirme ya da
din dışında kalma.
Dinler ise, *‘vicdan, inanç ve din özgürlüğü’ *yerine, kendi
hakikatlerini benimsetme mücadelesi üzerine inşa edilir. Din savaşları,
bunun en belirgin göstergesi: İnsanoğlunun tarihi, sosyal sınıflar kadar
dinler savaşıdır.
Anayasalar, semavi din simgesi olan dördüncü kitabın üzerinden*bin* yılı
aşkın bir süre geçtikten sonra yazılmaya başladı.
Gerçi anayasalar, savaşların önüne geçemedi; ama, iç barışın
sağlanmasında kayda değer katkılar sundu. Ama şu kesin: Özgürlükleri
güvencelemek için yazılan –dünyevi metin olarak- anayasalar, ilahi
kitapların da güvencesi. Bu bakımdan, toplumsal barış belgesi olarak
anayasalarca güvence altına alınması ölçüsünde ilahi kitaplar da, barış
aracı olabilir.
Savaş aracına dönüştürme teknikleri
Buna karşılık, eğer anayasa iktidar aracına dönüştürülürse, toplumsal
barış yerine *‘savaş aracı’ *haline gelmeye başlar. Dinin siyasete alet
edilmesi durumunda ise ilahi söylem ve eylemler, *‘savaş aracı’ *olarak
kullanılır. Böyle olunca, ilahiyatçılar tarafından *‘barış ayı’ *olarak
nitelenense de, ramazan ayı, yönetenlerce bir *‘savaş aracı’ *haline
getirilir.
Anayasa, *‘toplum mühendisliği’ *hizmetinde araçsallaştırılarak, bugünkü
ve gelecek kuşakların birlikte yaşam metni olmaktan çıkarılarak, kişisel
iktidarı pekiştirme hizmetine konulunca, *‘savaş aygıtı’*na dönüştürülür.
Benzer biçimde, yabancı anayasaları taklit de, genellikle *‘kişisel
iktidar’ *aracı olarak gündeme geldiğinden, toplumsal barış yerine
çatışmaları derinleştiren bir mekanizma yaratır.
‘*Organize iftar yemekleri’*, seçim meydanlarından daha politik ve
toplumu ayrıştırıcı konuşmaları sahneleme vesilesi. Üstelik,*TV*.
kanallarının çoğu yayınlarını keserek, konuşmaları başından sonuna canlı
aktarıyor topluma: Allah adıyla ve dualarla başlayan konuşmalar,
toplumsal savaşı körükleyen sözlere uzanabiliyor.
Tarih/kültür ve doğa
Üç yıl önce, /*"Oraya topçu kışlası inşa edilecek ve içinde alışveriş
merkezi (AVM) açılacak"*/diyen kişi, şimdi, /*"Kışla yeniden inşa
edilecek ve müze haline getirilecek"*/diyor. /*"Atatürk Kültür Merkezi
(AKM) yıkılacak, yerine yenisi yapılacak"*/; ayrıca, /*"su makseminde
cami inşa edilecek"*/, diyor.
Çelişkilere dikkat: eğer tek amaç tarihi eseri canlandırmak ise, neden
kışla olarak kullanılmıyor?*AKM*, hiç mi tarihi özelliğe sahip değil?
*‘Su maksemi’ *yerine neden cami? Maksem, tarihi bir yapıt değil mi?
Büyük çelişki ise şu soruda saklı: ülkenin doğal, kültürel ve tarihsel
mirası, para ve iktidar uğruna acımasızca yok edilirken, hiçbir izi
kalmamış olan eseri canlandırma girişimi meşru olabilir mi?
*AKM*’yi yıkma iradesi, Atatürk alerjisi ötesinde, Gezi Direnişi’nde ön
cephesinin toplumsal çoğulculuk simgesi haline getirilmiş olmasının payı
yok mu?
Böylece, *1 Mayıs* (emekçi) belleğinin silinmesinin ardından sıra, yakın
tarih ve demokrasi belleğine geldi.
*AVM*’nin yanısıra bir de cami kondurulunca, *‘ticaret ve din’*, tam da
*‘siyaset hizmeti’*nde yabancılaştırıcı semboller şeklinde somutlaşacak;
*‘tarih, kültür ve doğa’ *belleği sıfırlanacak.
Toplumsal muhalefet tepkisi ise, Tiananmen Meydanı (Pekin*1989*) benzeri
bastırılarak hukuken askıya alınmış olan demokrasi, fiilen de ilga
edilmiş olacak.
Diktatörler, içerideki baskıcı rejime destek bulmak için dışa saldırır;
S. Hüseyin’in İran ve Kuveyt’e saldırması gibi. Ya da tam tersine, dışa
dönük çatışmacı politikaları iflas edince, içeride muhaliflere saldırır;
yani halkına. Amaç ortak: iktidarı sürekli kılmak…
*ACİL*: Sevgili Şebnem K. Fincancı, E. Önderoğlu ve A. Nesin derhal
serbest bırakılmalı…
------------------------------------------------------------------------
a45UyF587661-160624154318 Oraj Poyraz At Neomailbox.net
cimc...@neomailbox.ch
2016/06/24 23:40 3 49 damla...@googlegroups.com
--
Acik kalpli, mert dusman, icinden pazarlikli dosttan iyidir.
Hz.Ali
Eger erkegin tepesinden tirnagina kadar cerahat aksa, kadin da bunlari
agzi ile temizlese, yine de erkegin hakkini odemis olmaz.
Ibn-i Hacer el Heytemi 2/121
Sivrisinekler Neden Linc Ediliyor
24 Temmuz 2013
Yillardir oynanan oyun bir kez daha sahnede. Yazin gelmesiyle birlikte
tabiatin en narin canlilarindan olan sivrisineklere karsi bir linc
kampanyasi yurutuluyor. Sivrisinekler asagilaniyor, sivrisinekler
horlaniyor, sivrisinekler her turlu terlige maruz kaliyor. Ayiptir.
Ne zararini gordunuz bu hayvancagizlarin cok merak ediyorum. Suclari kan
emmek mi? Peki sivrisinekler zevkine mi kan emiyor? Ilerde bildigim cok
guzel bir insan var, birer gram kan emer miyiz? mi diyorlar
birbirlerine? Yasamak icin besleniyorlar yahu, olay bu!
ASLINDA EN SADIK HAYVANLARDIR
Senin o mamalarla besledigin himbil kopegin tenis topunu getirince
havalara ucuyorsun, kaybolup seni buldugunda sadakatini yere goge
sigdiramiyorsun. Ote yandan sivrisinek dedigimiz hayvan defalarca
kovmana ragmen gene gelmiyor mu suratina suratina. Sen uyurken bile
basinda beklemiyor mu? Tamam arada ufak isiriklar aliyor belki ama sana
zarari yok ki. 70 kiloluk bir insanin vucudunda bes litre kan var, iki
gram eksildi diye mi bu tantana? Bu nasil bir cimriliktir, gozun doysun.
Ama kopekler sadikmis! Dunyada kopek mamalarina her yil milyarlarca
dolar harcaniyor. O kadar parayi herhangi bir hayvana, mesela yilanlara
harcasan yilan en sadik hayvan olur. Sok de sokayim diye pesinde gezer.
Beni en cok yaralayan da sivrisineklerin olurken bile binbir turlu
hakarete maruz kalmasi. Ne yazik ki cogu sivrisinek kafasina terligi ya
da saplagi yemeden hemen once Allahin cezasi! , Hay ben senin... ,
.....mun sinegi seni! gibi kufurler yiyerek can veriyor. Hos bir olum
olmasa gerek. Oldureceksen oldur ama bari hakaret etme.
Oyle bir nefret var ki maalesef belki de ilk defa kan emmeye cikan bir
yavru sivrisinege bile tarih boyunca yasayan butun sivrisineklerin
gunahi yukleniyor. Babadan ogula nesil sanki bunlar. Sorsan dun kimi
emdigini hatirlamaz, nasil bir vicdandir bu.
HAYVAN HAKLARINDA AYRIMCILIK VAR
Halbuki sivrilerle ayni ortamda mutlu olmak mumkun. Tek yapmaniz gereken
uyumadan once odadaki sivrisineklerinizin karnini bir guzel doyurmak.
Yani kolunuzu bacaginizi acip sizi emmelerine izin vermek. Karni doyan
bir sivrisinek sizi asla rahatsiz etmez, tavanda lambanin yanina veya
perdenin arkasina gecip ertesi gun emecegi kanin hayalini kurmaya
baslar. Bunu onlara cok gormeyin.
Buradan hayvan haklari savunucularina ve Hayvan Partisi ne de seslenmek
istiyorum. Ismini vermeyecegim birtakim hayvanlar soz konusu oldugunda
mangalda kul birakmayan sizler mevzu sivrisinekler ve bilumum haserat
oldugunda derin bir sessizlige gomuluyor, adeta gozlerinizi
yumuyorsunuz. Bu cifte standart degil de nedir? Sivrilerin arkasi yok
diye mi boyle yapiyorsunuz? Lobi mi yapmalari gerekiyor?
Ismini vermeyecegim demistim ama dayanamiyorum ve acikliyorum:
Bahsettigim hayvanlar kedi, kopek ve esekler. Bunlarin kilina zarar
verseniz sizi topa tutarlar. Hayvan haklarinda olcu sanirim hacim.
Hacminiz kucukse haklarinizdan faydalanamiyorsunuz. Iste dunyanin en aci
gercegi de bu.
Ingilizce anadilimiz olmali
Gecen gun bir is toplantisinin tam ortasina dustum. Toplantidaki herkes
Turk tu ama konusmalar arasinda Check et, order edelim, fee bedel,
toplantiyi set ettik, forget it, god damn it, oh come on gibi ifadeler
duydum ve kendi kendime WTF is going on here! dedim. Tek kelime
Ingilizce bilmememe ragmen ben bile ortamin etkisiyle Ingilizce
konusmustum. Cok karizmatik buldum bir anda kendimi, kendime saygim
artti. Boylece tamamen yurt icinde faaliyet gosteren firmalarin bile ise
alirken neden ileri duzeyde Ingilizce istedigini de anlamis oldum.
http://beyinsizadam.net/
lukasal...@gmail.com
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscr...@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-ow...@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz :
http://orajpoyraz.blogspot.com/
--
You received this message because you are subscribed to the Google Groups
"Gugukluhayat" group.
To unsubscribe from this group and stop receiving emails from it, send an email
to gugukluhayat+unsubscr...@googlegroups.com.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroups.com.
Visit this group at https://groups.google.com/group/gugukluhayat.
For more options, visit https://groups.google.com/d/optout.