------------------------------------------------------------------------


  DOĞAN KUBAN : OSMANLI MATEMATİK KİTABI NE ZAMAN YAZDI ?

**

*

  * Osmanlı matematik tarihi yok <#mozTocId96107>
  * Matematik mi? O da ne? <#mozTocId71058>
  * Derleme dilde ne yazılır? <#mozTocId25268>
  * Mevlana kitabını Farsça yazdı <#mozTocId790430>
  * Özgün katkı: Askeri eğitim <#mozTocId413464>
  * Karagöz oyunu <#mozTocId994942>

6 Nisan *2017

Osmanlı meraklıları herhalde Osmanlı matematikçilerini de merak ederler!
Onlara Osmanlıların matematik tarihinde hiçbir yerleri olmadığını
başından haber verip bunun cezasını nasıl çektiğimizi anlatmak
istiyorum. Doğan Kuban

Matematik bilen astronomlara müneccim olarak bakıp, Orta Asya’dan
müneccim olarak çağrılan Ali Kuşçu’yu, Şam’dan da aynı sıfatla çağrılan
Takiyüddin’i Osmanlı matematikçisi göstermek gibi, şarlatanlıktan
vazgeçersek, Osmanlı’nın yetiştirdiği bir matematikçi yok.

Ama bu günün insanı matematiği cebinde taşıyor. Cepteki telefonlar,
evdeki, iş yerlerindeki bilgisayarlar, alış veriş merkezlerinin
kasaları, bankalar, ordunun topları, füzeleri, uçaklar, otomobiller,
makinalar, inşa edilen yapılar, köprüler, tüneller tümü matematiğe
dayalı bilimsel ve teknik kuram ve uygulamalara oturuyor.


    Osmanlı matematik tarihi yok

İlkokulda öğrendiğiniz artı, eksi, çarpı, bölü işaretlerini içeren
kitaplar Osmanlı döneminde ne zaman basılmış? İçinizde bilen var mı?
Araplar Hintlilerden, Avrupalılar İspanya Müslümanlarından aldıkları
için, Arap rakamları denilen rakamlarla basılmış kitap olarak ve*12*.
yüzyılda yaşamı ve cebir hesabının yaratıcısı olarak bilinen Harezmi’nin
adını, basılmış kitapta gören Osmanlılar hangi yüzyılın insanlarıydı?

Bunları bilemezsiniz. Çünkü Osmanlı matematik tarihi diye bir şey yok.

Rönesans’a kâfir işi diye bakan Osmanlı, dünya egemenliğini Avrupa’ya,
yani karşı olduğu Hıristiyanlara kaptırmış.

Osmanlı medresesi ne Rönesans’tan ne de Harezmi’den söz eder. Bu
suskunluk, ister bilgisizlikten ister dinsel ideolojiden kaynaklansın,
bir bilim düşmanlığı işaretidir.

Osmanlı tarihinin medreselilerle ilgili en önemli kitabı
Taşköprülüzade’nin Şakayı’ı Numaniye’sidir. Ünlü Osmanlı bilim
adamlarını (!), yani ünlü mollaları anlatır. Osmanlıcı vatandaşların bu
kitaptan haberi olanlar doğal olarak çok azdır. Oradaki listeye
bakarsanız matematikle ilgili bir iki ad bulabilirsiniz. Fakat ne
ürettiklerine ilişkin bir şey bulamazsınız.


    Matematik mi? O da ne?

*18*. yüzyılda Osmanlılar arasında matematikten haberli bir molla
olmadığı için, Osmanlı’nın sarıldığı son kurtarıcı olan ordunun batılı
bilgilerle yetişmesi gerektiği zaman kurulan ilk Topçu Okulu Humbarahane
oldu *(1738*). O zaman için bu tür bir mühendis okulunun programını
anlayacak Osmanlı olmadığı için, başına Fransız kontu Bonneval
(Humbaracı Ahmet paşa) getirildi. Daha önce Avusturya İmparatoru için de
çalışmıştı. Bugün bu şanlı cahil çağı, ne olduğunu bilmeden seven
romantik sevgilileri var.

Osmanlıyı ağızlarından düşürmeyenlerin Osmanlıyı neden öğrenmediklerini
düşünürüm. Şimdi anlıyorum. Onları kendi cehaletlerine yakın buluyorlar.
Bilgisizlik ortak bir özellik. Şirketler teknoloji ithal ediyorlar.
Profesörler kes- yapıştır yöntemi kullanıyor. Öğrenciler de İngilizce
öğrenen müşteri ve tüketiciler oluyor.

Şimdi yabancılar paşa ya da işgal askeri değil. Kredi ile para veren
yabancı bankalar ve Türkiye’yi satın alan (pardon, Türkiye’ye yatırım
yapan) birileri. Bu, uluslararası kapitalizmin evrensel mekanizması.
Alan da veren de memnun. Üstelik evrensel bir ağ içinde bir para dönüşüm
sistemi. Burada ulusal politika yok. Satıcılara uyum var. Sadece, adları
farklı olsa da, simgesel olarak molla ve sultan gerekiyor. Bu çok iyi
işleyen sistemde para paritelerini iyi bilmek gerek.


    Derleme dilde ne yazılır?

Sevgili Okuyucular,

Bu toplum ne zamandan bu yana nal topluyor? Şu soruların yanıtlarını
araştırın. Dünya matematikçileri arasında Osmanlı var mı? Hiç olmamış.
Ömer Hayyam gibi hem dünyanın bildiği bir şair hem matematikçi var mı?
Hayyam’dan esinlenip rübai yazmış var. Ama matematiğinden esinlenen
matematikçi olmamış. Farsça eski ve kendi içine oldukça saf kalmış bir
dildi. Osmanlıca denen derleme dilde, yetenekli olanlar da, özgün bir
şiir yazamadılar.

Bugün bizim Türk dilli Müslüman halkın bir kimlik sorununun dilsizlikle
ilişkisi var.

Tarihi anımsamakta her zaman yarar vardır: Ertuğrul’un oğlu Osman adıyla
Türklükten Araplığa terfi etmiş (!?) Arap halifesinin adı devlete
verilmiş, yetişmemiş dile verilmiş. O zaman Ukraynalı bir esir kız da
Osmanlı valide sultanı oluvermiş. Osmanlıca Türkçe olmaktan çıkınca
Arapça, Farsça kullanmak bir tür asalet gösterisine dönüşmüş. Şimdi
*‘bye bye’* diyen köylüler gibi. Çok ucuz bir dönüşüm. Osmanlıca sayısı
az okumuşun kimliği olunca, kimse dünya edebiyatına girecek bir yapıt
yaratamamış. Kendi içimizde caka satmışız. Yetenekli olanlar da
harcanmış. Bu Esperanto, Osmanlı ve Türk cehaletinin temelidir. Bu halk
dilini dışlamıştır. Halk da onu dışlamıştır.


    Mevlana kitabını Farsça yazdı

İbni Sina’nın göç ettiği Samani Buhara’sı gelişmiş bir kentti. İbni
Sina, Gazneli Mahmut’un devamlı izlemesinden kaçarak İsfahan’a
sığınmıştı. Fakat Selçuk İsfahanı belki onu kabul etmezdi.

Günümüz Türk tarihçileri Mevlana’yı Anadolu kültürünün parçası olarak
görürler. Mevlevilik ve tasavvuf bağlamında bu doğrudur. Fakat Dünya,
Mesnevi şairini İranlı görür. Türkçeyi hor gören divan şairleri Türk
şiirini dünya sahnesine çıkaramadılar.

İslam ile Arapçayı, Fars edebi kültürü ve Farsçayı, İran’ın İslam
yorumunu, tasavvufu ithal ettik. Bugün ithal mallarını ve modayı nasıl
kullanıyorsak, o zaman da, iyi taklitçiler vardı. Mevlana, babası
Bahattin Velet ile Türkiye’ye geldi. Ama kitabını Farsça yazdı. Tarikat
de kurdu. Ama biz Mevlana yetiştiremedik. Dünya Mevlana’yı Türk değil,
İran şairi olarak biliyor.

İbni Sina’ın yaşadığı Samani Buhara’sı, Selçuklu Isfahan’ından ileri
olabilir. Öyle bir ortam Mengücek Erzincan’ında yoktu. Mevlana’yı günlük
yaşam dışında Türkçe öğrenmeye teşvik edecek bir kültürel ortam Konya’da
da olmadı. Osmanlı çağı Türk dilinin edebiyatını yaratmadı. Evrensel
olamayan bir şiir üslubu yarattı. Ama Firdevsi, Hayyam, Hafız ne de Sadi
Osmanlı’dan çıkamadı.


    Özgün katkı: Askeri eğitim

Osmanlının İslam tarihine özgün katkısı İslam’ı Batıya karşı yüzyıllarca
savunması ve geliştirmeye çalıştığı askeri eğitimdir. Sadrazam
Nevşehirli İbrahim Paşanın öldürülmesinden sonra *1*. Mahmut zamanında
açılan Humbarahane (Topçu) okulunun kurucusu Fransız kontu Bonneval
(Humbaracı Ahmet Paşa) oldu. *Mühendishane-i Bahri-i Hümayunu* da
Fransızlar kurdular. Bu Avrupa vesayeti, Düyun-u Umumiye’ye kadar sürdü.
Medrese*19*. yüzyıl sonuna kadar üniversitenin açılıp yürümesine olanak
vermedi. Bektaşi yeniçeriler her zaman Sünni medrese ile birlikte
kargaşa çıkardılar. Bu da Tanzimat’a kadar sürdü. Geç kalmıştık.


    Karagöz oyunu

Mustafa Kemal ve etrafında Kurtuluş Savaşı’nda can ve emek koyanlar,
sosyal devrimler aşamasında Türkiye’de küçük, inançlı bir azınlıktı.

*1950*’den sonra Anglo-Amerikan politikasının İslam dünyası planı
uygulanmaya başlayınca, Türkiye İslam dünyasına entegre edilmeye
çalışıldı.*15 yılda* başardığımız olağanüstü çağdaşlaşma enerjisi,
özellikle*1980*’den sonra törpülendi.

Bugünkü mücadele kültürel içeriği boş, niteliksiz bir politik
çekişmedir. İslam’ın*12*. yüzyılda Rönesans bileşeni olacak nitelikteki
entelektüel atılımı ile karşılaştırınca, yaşamları çağdaş teknoloji
tüketimi ile geçenlerin, kendi hayallerini dünya sahnesinde
sergiledikleri karagöz oyunundan öte bir nitelik taşımıyor.

Doğan Kuban

 
------------------------------------------------------------------------
a45UyF587661-170409211913 Oraj Poyraz At 0raj.p0y...@neomailbox.net
0raj.p0y...@neomailbox.net
2017/04/10  01:15 6  64  turanca...@googlegroups.com

 

-- 

Ben ne kadar sevdiysem o kadar gittin, gitmedigin zamanlarda bile, hep
gidecekmis gibi durdun yanimda, ben seni sana olecek kadar sevdim diye,
sen hep oldurdun beni, her bakisinda baska bir el sallama, tam sevmek
isterken seni, taksi cagirdin, gitme deyisimi ne sen duydun, ne de taksici..

Ceyhun yilma

Ali Imran suresinin 7.ayeti de Risale-i Nur a ve Nurculara isaret
edermis, bu ayetin Risale-i Nur ve Nurcularla ilgili kismi;
O nun yorumunu bir Allah, bir de ilimde ileri gitmis olanlar bilirler
anlamindaki cumleymis.
Said-i Nursi ye gore: Ayetteki ilimde ileri gidenler sozuyle anlatilmak
istenen: Risale-i Nur ve onun sakirtleri, yani Nurculardir
Buna gore ayetin anlami su oluyor:
O nun yorumunu bir Allah, bir de Risale-i Nur ve Nurcular bilir

Derleyen: Osman Turkoguz
INANCLARA VE AKLA AYKIRI BIR YAKLASIM, NURCULUK.

Muamma

Evrende nice sir varsa
Hepsinden vermistir haber

Kurani yorumlayip da
Dincilerimiz boyle der.

Bilinmez ne hikmet ise
Hep batili icat eder.

Bir yandan atomu cozer
Bir yandan uzaya gider.

Bizde nurlu kitap varken
Nicin karanliktir kader?

Acep islam uyuklarken
Kuran mi okur kafirler?

Aziz Nesin


Grup eposta komutlari ve adresleri      :       
Gruba mesaj gondermek icin      :       ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin    :       ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin   :       ozgur_gundem-unsubscr...@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin     :       ozgur_gundem-ow...@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz   :       http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz     :
http://orajpoyraz.blogspot.com/











BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo





 

-- 
You received this message because you are subscribed to the Google Groups 
"Gugukluhayat" group.
To unsubscribe from this group and stop receiving emails from it, send an email 
to gugukluhayat+unsubscr...@googlegroups.com.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroups.com.
Visit this group at https://groups.google.com/group/gugukluhayat.
For more options, visit https://groups.google.com/d/optout.

Cevap