(GugukluhayaT) Emre Kongar : Lûmpendemokrasi

2016-06-14 Başlik Oraj Poyraz at NeoMailBox


bayrak


 Emre Kongar : Lûmpendemokrasi

*ekon...@cumhuriyet.com.tr*



*14 Haziran 2016* Salı

Lûmpendemokrasi, demokrasi gibi görünen ama demokrasi bilincine sahip 
olmayan rejimlere denir:


Ya lûmpenlerin iktidarda olduğu demokrasidir*...*

Ya da demokrasinin lûmpenleşmiş halidir!

***

/*"Lûmpen"*/ sözcüğünü tanımlayalım:

Marx’a göre lûmpenproletarya, sınıf bilinci bulunmayan, genellikle de 
işsiz güçsüz olan kalabalıklardan oluşur!


Marx’tan sonra, lûmpen sıfatı, bulunduğu sınıfsal konumu hazmetmemiş, o 
sınıfın bilincine sahip olmayan başka kesimler için de kullanıldı:


Örneğin benim de kullandığım, lûmpenburjuva nitelemesi, vurgunculuk ve 
nüfuz ticareti ile palazlanan, burjuva bilinci olmayan, /*"sonradan 
görme"*/ zenginleri tanımlar.


***

Marx’ın zamanında toplumsal ve ekonomik yaşamda henüz ayrı bir kimlik 
kazanmamış bir kesim daha, /*"Mayfa"*/ adıyla, günümüz kapitalist 
toplumlarının hastalıklı bir ürünü olarak ortaya çıktı.


Mafya, elbette lûmpen değildir:

Kapitalist düzeni ve bu düzen içindeki kaba kuvvete dayalı, haraç almak 
gibi, uyuşturucu, kadın ve silah ticareti yapmak gibi yasadışı ekonomik 
etkinlikleri*(!)* temsil eder!


Son zamanlarda, kara para aklama da mafya için önemli bir etkinlik alanı 
olmuştur.


Çok net ve kristalize bir /*"grup bilinci"*/ vardır!

***

Lûmpenproletarya, sınıf bilincine sahip olmadığı için, genellikle din 
gibi, mezhep gibi, ırk gibi, milliyet gibi, kimlik değerlerine normalden 
çok daha fazla bağlıdır ve bunlar üzerinden rahatlıkla güdümlenir!


Çağımızdaki popülist otoriter rejimlerin temelinde, demagogların rahatça 
kullandıkları bu kesim yatar.


***

Devletin tüm toplumu ve elbette ekonomiyi de tamamen denetlediği 
otoriter rejimlerde, mafya da ancak devletin desteği veya koruması 
altında etkinlik gösterebilir*...*


Dolayısıyla, otoriter toplumlardaki mafya, devlete yakın durmak, 
iktidarı desteklemek zorundadır.


***

Bir hukuk devleti asla lûmpenlere yani sokağa teslim olmaz!

Ne zaman ki bir iktidar, sokaklarda eli sopalı, döner bıçaklı, palalı, 
gazete basan, gazeteci döven, gazetecilere ateş eden, siyasal liderlerin 
önüne kurşun bırakan lûmpenlerden destek aramaya başlar, işte o zaman 
oradaki demokrasi /*"lûmpendemokrasi"*/ olur.


***

Bir hukuk devleti asla mayfayla işbirliği yapmaz!

Ne zaman ki bir iktidar, /*"kan içmekten"*/ /*"kanla banyo yapmaktan"*/ 
söz eden mafya liderleriyle ittifak içinde görünür, işe o zaman oradaki 
demokrasi /*"lûmpendemokrasi"*/ haline gelir.


***

Bir iktidar hem lümpenlerle hem de mafyayla işbirliği yaptığı zaman, 
artık rejimin resmi adı ne olursa olsun, orada faşizm ilan edilmiş demektir!


Bu hata yapıldığında, gerek lûmpenler gerekse mafya da bir süre sonra 
kontrol edilemez olur ve faşizm bile sürdürülemez, tam bir kaotik yıkım 
ortaya çıkar ve iktidar da onun altında kalır!


*http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/550722/L_mpendemokrasi.html#*


a45UyF587661-160614141539 Oraj Poyraz cimc...@neomailbox.net
2016/06/14 15:03 5  4  gercekegitimci...@googlegroups.com



Annem surekli hicbir sey yemiyorsun, kurudun kaldin deyip duruyor; ben 
ne kazi?klar yiyorum kimse bilmiyor?!


Kucuk Iskender

1400 yildan beri Muslumanlar Ramazan orucu tutuyor.
Her gunun aksaminda sofraya oturup iftar aciliyor.
Su zamandaki ziyafetler gibisi tarih boyunca gorulmemistir.
Luks, satafatli, israfli, gosterisli, tantanali, debdebeli, sasaali 
iftarlar.

Tabaklarda yenmeyen yemekler cope atiliyor.

Mehmet Sevket Eygi
Murtecilerin cok sevdigi ve onemsedigi fikir adami.

Muhammed in koydugu esaslarin toplu oldugu kitaba Kur an denir.
Islam ananesinde bu ayetlerin Muhammed e Cebrail adinda bir melek 
vasitasiyla Allah tarafindan vahiy, yani ilham edildigi kabul olunur.

Muhammed birdenbire Allah in Resuluyum diyerek ortaya cikmamistir.
O, Araplarin ahlak ve adetlerinin pek fena ve iptidai ve islaha muhtac 
oldugunu anlamis, bunlari islah icin tenha yerlere cekilerek senelerce 
dusunmus ve yillarca tefekkurden sonra kendisinde vahiy ve ilham fikri 
dogmustur


ATATURK, 1931, Lise icin yazdigi Tarih kitabi


Grup eposta komutlari ve adresleri  :   
Gruba mesaj gondermek icin  :   ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin:   ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin   :   ozgur_gundem-unsubscr...@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin :   ozgur_gundem-ow...@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz   :   http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz 	: 
http://orajpoyraz.blogspot.com/









--
You received this message because you are subscribed to the Google Groups 
"Gugukluhayat" group.
To unsubscribe from this group and stop receiving emails from it, send an email 
to gugukluhayat+unsubscr...@googlegroups.com.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroup

(GugukluhayaT) Nevzat Evrim Önal : Din hocası Yobaz Recep

2016-06-14 Başlik Oraj POYRAZ at alpinaasia


bayrak


 Nevzat Evrim Önal : Din hocası Yobaz Recep

*14*/*06/2016* Salı

Başlık kinaye değil. Ben ortaokul ve liseyi Beşiktaş Atatürk Anadolu’da 
okudum ve din derslerimizin hemen hepsine giren öğretmenin adı Recep’ti. 
Nasıl matematik hocası /*"matematikçi"*/ idiyse, Recep de /*"dinci"*/ydi 
ve nasıl bir hocamızın lakabı /*"Komando"*/ idiyse, Recep’inki de 
/*"Yobaz"*/dı.


Türkiye’nin dinselleşmesi konulu alçalma operasının henüz kanlı uvertürü 
çalınıyordu o yıllarda. Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Çetin 
Emeç, Uğur Mumcu’nun ardından şeriatçı şerefsizler Sivas’ı yakmıştı. 
Öfkemiz, ergenlik isyanımızı dinsel otoriteye yöneltti ve onun en 
yakınımızdaki temsilcisi Recep’ti çünkü diğer dincilerden daha 
saldırgan, daha az takiyyeciydi.


Öte yandan işler bugünkü gibi değildi, rahattık. Madem din dersi 
zorunluydu, madem çoğumuzun inanmaktan çoktan vazgeçtiği dogmayı 
ezberlememiz bekleniyordu, o zaman o derste dogma sorgulanacaktı. Satır 
satır altını çizerek okuduğumuz, Yobaz Recep’e inat sıranın üzerine 
koyduğumuz Turan Dursun’un Din Bu eserinin alt başlığı /*"Tabu Can 
Çekişiyor"*/du ve gerçekten öyle zannediyorduk. Yeri geldiğinde 
öğretmenler odasında Yobaz Recep’le Nisa suresinin *34.* ayetini 
tartışıp, diğer hocaların önünde /*"buna inanıyorsanız yobazsınız"*/ 
diyebiliyorduk; sonuçta neredeyse aynı şeyi Nurseli İdiz televizyonda 
söylüyor ve kıyamet kopmuyordu.


Ne var ki, sadece rahat değil fazlasıyla bireyseldik ve dinselleşmenin 
politik bir mesele olduğunu kavrayamadık. Yobaz Recep’e etmediğimizi 
bırakmadık ama lisede de, sonrasında da örgütlenmekten uzak durduk. 
Ateist dışavurumculuğumuzla öncü birer örnek olduğumuzu ve daha önemlisi 
/*"yapmak"*/ ya da /*"örgütlemek"*/ değil /*"olmak"*/ın yeterli olduğunu 
sanıyorduk. Sonuçta herkesin aklı vardı ve biz nasıl okuyup 
aydınlandıysak herkes okuyup aydınlanmalıydı. Zaten dincilik bizim için 
öylesine mide bulandırıcı bir şeydi ki, bir insan dinciyse bunun 
kişiliği ve aklında bir takım bozukluklar olduğunun göstergesi olduğunu 
düşünüyorduk. Bu insanların oluşturduğu karanlık yığınla mücadele etmeye 
tenezzül etmiyor; sadece yaptıkları bazı çarpıcı salaklık veya 
alçaklıklarla alay ediyorduk.


Bu yanlış kanı bugün, halen çok yaygın. Bu yüzden Pazar gecesi 
on*bin*lerce insan /*"hayvan babandır"*/ diye tvit attı ama *TRT’*nin 
kapısına yığılıp hesap soran olmadı.


Bu arada, biz Yobaz Recep’le dalga geçerken yobazlar kanser gibi 
örgütleniyordu. Bunu seziyorduk, rahatsızdık ama bir yandan da tuhaf bir 
/*"bize bir şey olmaz"*/ hissi içindeydik. Öyle ya, burası alelade bir 
Orta Doğu ülkesi değil Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetti, en kötü 
ihtimalle asker şeriat gelmesine izin vermezdi. Bu akılsızlığımızla ne 
zorunlu din dersine, ne imam hatiplere dokunmayan, İslami sermayeye 
müdahalesi asker kantinlerine Ülker gofret sokmamaktan ibaret olan 
kıytırık *28 Şubat*’ı bitiş düdüğü sandık ve Pokeimam animasyonlarıyla 
(*) kutladık.


Sonra kriz çıktı, *AKP* iktidara geldi, Yobaz Recep de müdür oldu; şimdi 
liselerde İslami dogmaya karşı durmak için ergen cesaretinden çok daha 
fazlası gerekiyor.


Ve buna rağmen bugün ülkenin bütün önemli liseleri bir bir isyan bayrağı 
açıyor.


İslamcı alçaklar ya hala anlamadılar, ya da anladılar da üstüne 
giderlerse büyüyeceği için aptala yatıyorlar; ama bu çok, çok önemli bir 
gelişme. Bu ülkenin eğitimli, nitelikli emekçileri esasen kolej, Anadolu 
lisesi ve fen liselerinden çıkar. Para babası cahil patronlar 
şirketlerini emanet edecekleri vekillerini buradan devşirir ve geri 
kalan on*bin*ler de ülkenin beyaz yakalı emekçileri olur. Patron tayfası 
bu insanların emeğine muhtaçtır çünkü bu insanlar olmadan mimari 
projeler çizilemez, bilgisayar kodları yazılamaz, üretim planları 
oluşturulamaz, reklam kampanyaları yapılamaz.


Ve şu anda, ülkenin *5-6* yıl sonraki eğitimli emekçi kuşağını 
oluşturacak gençler, bizim lise yıllarımızdan çok daha sert bir karşı 
karşıya geliş döneminde hep birlikte şeriatçı karanlığa isyan ediyor. 
Eğer destek vermezsek, henüz eğitimli emeklerinden gelen maddi güce 
sahip olmayan bu gençleri diktatörün karşısında yalnız bırakırsak, tarih 
sayfalarına Türkiye’nin en kafasız kuşağı olarak geçeriz.


Yere batasıca patron düzeni şeriatçı karanlıktan vazgeçemiyor, ama 
bizden hiç vazgeçemez. O yüzden şeriatçı karanlığı nasıl reddediyorsak, 
yarım yamalak bir uzlaşmayı, ikinci bir *28 Şubat* aldatmacasını da 
reddetmeliyiz. Zorunlu din dersleri kaldırılmalı ve yasaklanmalı. Bütün 
imam hatipler kapatılmalı. Diyanet İşleri Başkanlığı lağvedilmeli.


Üstünü sonra konuşuruz…

*evrimo...@gmail.com*

@nevzatevrimonal

www.facebook.com/nevzatevrimonal

(*) Yine de komiktir bunlar, unutulmasınlar: İmam vs. Sayko Kemal [E*1*] 
ve Pokeimam [E*2*]


[E*1*]*https://www.youtube.com/watch?v=i6KO_qKS0dc*

[E*2*]*https://www.youtube.com/watch?v=qB36N2h6j3U*

--

(GugukluhayaT) Bekir COŞKUN: Seri katile gerek yoktu…

2016-06-14 Başlik Oraj Poyraz at NeoMailBox


bayrak


 Bekir COŞKUN: Seri katile gerek yoktu…

14 Haziran 2016



Bizde seri katil pek yoktur…

Gerek de yoktur…

*

Aklımızda kalan, en son /*"seri katil"*/diye *1993'*de /*"Çivici 
katili"*/yakalamışlardı…


Çivici, kafasına çivi çakarak bir kişiyi öldürünce akli dengesinin bozuk 
olduğuna karar verildi…


Akıl ve Ruh Hastalıklarını Hastanesine yatırıldı dört sene sonra çıktı…

Dört kişiyi daha çivileyerek öldürdü, yakalandı…

Akli dengesinin bozuk olduğuna karar verildi…

Akıl ve Ruh Hastalıkları Hastanesi'ne yatırıldı, dört sene sonra çıktı…

Çivi bulamayınca bir kişinin kafasına çivi çakıyormuş gibi yaptı, yakalandı…

Akli dengesinin bozuk olduğuna karar verildi, Akıl ve Ruh Hastalıkları 
Hastanesi'ne yatırıldı…


Çıkmıştır…

*

Bizde seri katil pek yoktur…

Seri ölüm vardır…

*

Balkonda otururken, yoldan geçenlerin attığı kurşunla vurularak ölenler;

on yılda *20*kişi…

Yolda giderken başına tabela, pencere, hatta keçi gibi cisimler düşerek 
ölenler;


*12*kişi…

Durduğu kaldırımın çökmesi sonucu içine düşerek ölenler;

*5*kişi…

Sahte rakı içerek ölenler;

*56*kişi…

Düğünde havaya sıkayım derken vurulan;

*30*kişi..

Kadın cinayetleri kurbanı;

*802*kadın…

Trafik kazalarında ölüm;

*25**bin*insan…

Maden *ocak*larında ölüm;

*3**bin**200*insan…

Güvensiz iş kazası;

*11**bin*insan…

Genel terör kurbanı;

*40**bin…*

*

Sadece *7**Haziran*seçiminden bu yana:

*520*asker-polis…

*1200*sivil…

*

Seri ölenleri oturup saymışız da…

Seri katillere dönüp bakan yok…

*

Böyle olunca kırk yılda bir /*"seri katil"*/diye birisini yakalayan 
polis, bu görülmemiş hadise karşısında işte /*"Gel koçum, seni tebrik 
ediyorum, şöyle bir selfie çekelim"*/dedi…


Çünkü insanları seri öldürüp de yakalanan bir tek o'dur…

Bu kadar eli kanlı varken, seri katile gerek de yoktur…


a45UyF587661-160614113017 Oraj Poyraz cimc...@neomailbox.net
2016/06/14 12:48 5  4  gercekegitimci...@googlegroups.com



A bene placito
Memnun edilmis birinden

Latince Atasozleri

EN AM SURESI - 38 AYET. Kitapta biz, hicbir seyi ek$ik birakmadik..
NUR SURESI - 46 AYET Andolsun ki, biz, bilmediklerinizi size acik secik 
bildiren ayetler indirdik

***
BAKARA - 159 - apacik ayetleri Kitap ta aciklamamizdan sonra onlari 
anlamazsiniz diyenler var ya,


Sufeyla Sahin : Muavenet e yapilan ABD saldirisi.2 Ekim 1992.Bunu sakin 
unutma!


Katil Amerika!!!
NASIL OLDU?
OLAY SONRASI
GAZILER NE DIYOR?
DAVA SONUCU IBRET VERICI
IRAN NE YAPMISTI?
ACIKLI VE DUSUNDURUCU
SORUSTURMA BILE ACILIRDI
KOMUTAN NE DEDI?


Katil Amerika!!!

Gemi komutani Kurmay Yarbay Kudret Gungor, Vardiya Subay Tegmen Alper 
Tunga Akan, Telsiz Astsubayi Serkan Aktepe,


Cavus Mustafa Kilinc ve Topcu Er Recep Akan

Rahmetle aniyoruz...

Yine Muavenet Faciasi nin yil donumu; 5 sehit 22 gazinin trajik 
hikayesi...13 yil once meydana gelen olayin sonrasinda bizim icin bir 
cok ibret var. Ege de tatbikat sirasinda durup dururken Amerika 
tarafindan vurulan Muavenet Firkateyni ni hic unutmamak unutturmamak 
gerekir. Yaziyi okuyunca daha iyi anlayacaksiniz.

NASIL OLDU?

2 Ekim 1992 gunu, planlamasinda gercek atisin bulunmadigi Display 
Determination Tatbikatindayiz. Dinlenme aninda, yani herkes uykudayken, 
tam gece yarisi Amerikan Ucak Gemisi Saratoga attigi 2 Sea Sparrow 
Fuzesiyle Firkateynimizi vurdu.


Birer saniye arayla atilan 2 fuzenin biri komutanin bulundugu kaptan 
koskunu,digeri kurmay ekibin bulundugu savas harekat merkezini vurdu.

OLAY SONRASI

Faciadan sonra olanlari kisa basliklariyla hatirlatayim:

Yarali personelimiz helikopterle Saratoga ya ameliyata alindi...

Saratoga dan bir ekip geliyor fuze parcalarini almak istiyor.

Bir assubayimiz Recep Kayaci delilleri yokedecekleri kaygisiyla 
parcalari vermedi.


5 sehit 22 yaraliya, koca gemimizin hurdaya donmesine ragmen tatbikat 
kesilmedi.


Hic birsey olmamis gibi devam etti.Iste ilk sorgulanmasi gereken skandal 
bu...

GAZILER NE DIYOR?

Konustugum hicbir gazi, ornegin olayda bir kolunu ve bir bacagini 
yitiren Ustegmen Ilter Ozdil, cigerlerinde hala fuze parcasi tasiyan 
Tegmen Uluc Kilic ve diger personel olayin asla kaza olmadigini 
soylediler. Sea Sparrow Fuzeleri oyle omuzdan atilan bir tanksavar 
roketi degil. Bu basli basina bir sistem. Bir kac personelin, geminin 
radar ve bilgisayar sistemlerinin kombine olarak atisa karar verecegi 
bir silah sistemi. O sirada gemiler dost sularda, ortada tehdit yok. 
Supheli bir gemi yaklassa dost-dusman tanima araclari (IFF) var. Dahasi 
cagri yapar kimlik sorarsin. Bunlarin hic biri yapilmiyor. Gemimiz 
dusman olarak seciliyor dogrudan ates ediliyor. Dolayisiyle olayin kaza 
olmasina imkan ve ihtimal yok. Olay kaza olarak gecistirilmeye ve 
unutturulmaya calisiliyor.

DAVA SONUCU IBRET VERICI

Olaydan sonra sehit ve gazi yakinlari Amerika ya tazminat davasi aciyor.

Hukumetten en ufak bir yardim gelmedigi gibi bir de yazi 
gond

(GugukluhayaT) Soner YALÇIN : Al sana diploma!

2016-06-14 Başlik Oraj Poyraz at Openmail

Soner Yalçın bir kez daha işin ana fikrini söylemiş.
*Eğer konu yasa, anayasa, kural, kanun olsaydı Recep Tayyip ERDOĞAN(RTE) 
muhtar bile olamazdı, olamamalıydı.*

Ve zaten zamanında bunu görenler bu şekilde manşet de atmışlardı.

Ama ne oldu?
Bir kere değil onlarca kere, zincirleme şekilde yasalar, anayasa 
maddeleri paspas gibi üzerine basıldı ve geçildi.

Demek ki, neymiş efendim?
RTE'nı yasalar, anayasalar, kanunlar, kurallar durduramamış, 
durduramıyormuş.

Peki ne durduracak?

Bu çok açık.
*GÜÇ.*
Salt güç, fiziki güç.

Recep Tayyip ERDOĞAN(RTE) da bunu bildiğinden kanunlarlar, anayasayla, 
yasayla falan uğraşmıyor, bunları çok da iplediğini gören duyan yok.

Adam biliyor ve tamamıyla fiziki gücü ciddiye alıyor.
Darbe yapan olur mu, kimler darbe yapar, kimlerin elinde silah var?
Bütün hesabı bunun üzerine.
Askerler, polisler, MIT, yerli ya da yabancı gizli servisler, güçler, 
mafya, suikastçiler ve bunun gibi elinde silah olan herkes.

O yüzden saray adeta bir kale gibi tahkim edilmiş durumda.
O yüzden sarayın etrafında hava savunması tesis edilmiş durumda.
Şundan emin olabilirsiniz, saray şu an ülkenin en iyi savunulan tesisi.
Nükleer silah taşıyan uçak hangarları bile, yer altına gömülmüş 
denizaltı tesisleri bile bundan daha yoğun korumaya konu değildir emin olun.


Halen ülkede RTE'na silah uzatmaya cüret edebilecek ne asker, ne polis, 
ne de MIT görevlisi kaldığını sanmıyorum.
Geriye ülkenin tıpkı Titanik gibi bir bütün olarak RTE'nın kaptanlığında 
bir buz dağına toslaması kaldı.
Bu durumda Suriye, Irak, Güneydoğu Anadolu bölgemizde yaşanmakta olan 
askeri ve siyasi gelişmeler, ya da hiç umulmadık bir şekilde Rusya, ABD 
ya da Yunanistan'la yaşanacak askeri bir macera RTE macerasının sonu 
olacaktır diye düşünüyorum.


Bu aynı zamanda ülkemiz ve üzerinde yaşayan kimliğini kaybetmiş insan 
kalabalığı için de her şeyin sonu olacaktır.
Tıpkı şimdi Irak'da ve Suriye'de Arapların, Kürtlerin, Türkmenlerin 
yaşadığı gibi bir dönem.
Uzun, bitmek tükenmek bilmeyen, etnik, mezhebi çatışmalar, göçler, 
arındırmalar, işgallerle karman çorman.


Daha önceleri de çok kez belirttim.
Bu topraklarda yaşayan insanlar ve bu insanların siyasi tercihleri 
sonucu ortaya çıkan genel siyasi tablo sürdürülebilir bir durum değildir.
Ve bu durum kendi iç dinamikleriyle düzelebilecek gibi durmadığından, 
gidişatın ancak savaşlar, çatışmalarla ucu felaketler ve hezimetlere 
bağlanan bir sonla biteceğini tahmin ediyorum.


Saygılar.

Oraj POYRAZ L2fSIJNoA0xfSNxA


bayrak


 Soner YALÇIN : Al sana diploma!

14 Haziran 2016

Nereye gitsem aynı soru:

– /*"Erdoğan üniversite mezunu mu?"*/

– /*"Erdoğan'ın diploması var mı?"*/

Umutları şu:

/*"Diplomasız olduğunu ispat edersek Erdoğan'dan kurtulacağız!"*/

Hacivat'ın dediği gibi, /*"Vah benim köse sakalım…"*/

*14* yıldır yaşanan /*"kural-yasa tanımazlıktan"*/ hiç mi ders çıkarmadık?

Demek diploması olmadığı ortaya çıkınca Erdoğan'dan kurtulacağız öyle mi?

Bakın sizlere ne anlatacağım:

*AKP,* *14* *Ağustos* *2001'*de kuruldu.

Kurucu üye Erdoğan genel başkan seçildi. Ancak…

Erdoğan *6* *Temmuz* *1997'*de suç işlediğinden *TCK'*nın *312*/*2* ve 
*59.* maddelerine göre *10* aya mahkum olmuş ve hapse girmişti. Bu 
hükümlülük kendisinin kurucu üye olmasına engeldi. (Hürriyet gazetesi bu 
nedenle, /*"Muhtar bile olamaz"*/ manşeti atmıştı.)


Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı hukuka aykırı bu eylemi *21* *Ağustos* 
*2001'*de Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı.


Anayasa Mahkemesi *4.5* ay sesini çıkarmadı. Erdoğan'ın kurucu üyelikten 
çıkartılması için *9* *Ocak* *2002'*de, *AKP'*ye *6* ay süre verdi. Fakat…


Sekiz sayfa tutan kararın metnini yazmak da *3* ay *10* gün sürdü!

Yani, toplam *8* ay *20* gün geçmişti!

Sonunda Anayasa Mahkemesi kararını *19* *Nisan* *2002'*de *AKP'*ye bildirdi.

Bu tarih itibarıyla *6* ay içinde Erdoğan'ın kurucu üyelikten ayrılması 
yasal zorunluluktu.


*AKP* kurnazlığa başvurdu; Erdoğan'ın kurucu üyeliğini düşürdü. Ama…

Hukuksuz olduğunu bile bile genel başkanlığına dokunmadı!

Peki…

*AKP,* kapatılmasına sebep olacak bu kurnazlığa neden başvurdu?

İşte tam o günlerde…

Türkiye'nin gündemine Başbakan Ecevit'in hastalığı getirildi.

Ecevit hastaneye yatırılınca; Devlet Bakanı Kemal Derviş'in oyununa 
gelen Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli *10* *Mayıs* *2002'*de yaptığı 
basın toplantısıyla erken seçim istedi. Meclis, *3* *Kasım* *2002'*de 
seçim yapılmasına karar verdi!


Yani… *AKP,* erken seçime Erdoğan'ın liderliğinde girmek istiyordu; ve 
bu nedenle zaman kazanmak için kurnazlığa başvuruyordu…


Bitmedi…

Erdoğan nasıl seçildi

*AKP'*nin bu hukuk tanımaz kurnazlığını Yargıtay Başsavcılığı yutmadı; 
ve *23* *Ekim* *2002'*de *AKP'*nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi'ne 
başvurdu.


Peki…

Anayasa Mahkemesi'ne kapatma başvuru varken…

Yasalar Erdoğan'ın genel başkanlığına engelken…

Yüksek Seçim Kurulu *(YSK)* ne yaptı? Oy pusulasının genel başkanlık 
bölümünde Erdoğan'ın adı

(GugukluhayaT) Toksoplazma Enfeksiyonu Şizofreni veya Alzheimera Neden Olabilir Mi ?

2016-06-14 Başlik Oraj POYRAZ at alpinaasia




 Toksoplazma Enfeksiyonu Şizofreni veya Alzheimera Neden Olabilir Mi ?

AutoResizeImage.http://www.gercekbilim.com/wp-content/uploads/2016/06/kedi-ve-et-1-597x330.jpgOğuz 
Sezgin


*17* saat önce Biyoloji, Doğa, İlginç Bilim, Makaleler, Tıp ve Sağlık, 
Veterinerlik Yorum yap *291* Kez okundu


Latince ismi Toxoplasma gondii olan *5* mikron uzunluğunda , *protozoa 
paraziti* dünya nüfusunun üçte birine bulaşmıştır. Özellikle pişmemiş et 
veya yıkanmamış sebzeler sayesinde sindirilen bu parazit *ABD’*de 
nüfusun % *15* ila *%30*‘unu kapsarken, Fransa ve Brezilya’da nüfusun % 
*80’*e kadarını etkilediği düşünülüyor.


Özellikle hamilelikte oldukça tehlikeli olan bu parazit, konjenital 
kusurlara ve hatta fetüsün ölümüne neden olabilir. Bu kronik 
enfeksiyonun iki bileşeni vardır, tekhücreli parazit ve neden oldukları 
doku enflamasyonudur.


Kaliforniya Üniversitesi’nden (Riverside) biyomedikal bilimciler fareler 
üzerinde çalışarak (bu parazitin doğal konağı) toksoplazma enfeksiyonuna 
neden olan patojenlerin, beyindeki nörotransmitterlerin bozulmasına 
neden olarak, *nörolojik hastalıkları tetikleyerek bu hastalıklara 
eğilimi* arttırdığını gösterdi.


Toksoplazma enfeksiyonu beyindeki birinci ve en önemli transmitter olan 
glutamatların miktarında ciddi biçimde artışına neden oluyor. Normalde 
bu madde nöronlar arasındaki uyarım sinyallerini aktarıyor. Hücre 
dışında glutamat yükselmesi ise, merkezi sinir sisteminde özelleşmiş 
hücreler astrositler tarafından sıkı bir şekilde kontrol edilir. Beyin 
travmalarında olduğu kadar, epilepsi, multipl skleroz ve *ALS* gibi 
patolojik ve nörodejeneretif hastalıklarında da *glutamat* artışı görülür.


toksoplazma sinir hastalığı

Astrositlerin bir diğer rolü de nöronların hasar görmesini engellemek 
için hücre dışı glutamatı kaldırmaktır. Buna birincil olarak glutamat 
taşıyıcısı *GLT-1* kullanılarak ulaşılır. *GLT-1’*in görevi hücre dışı 
glutamatı regüle etmektir. *GLT-1* nöronlardan yayılan glutamatı emer ve 
daha güvenli glutamine çevirerek, hücreler tarafından enerji için 
kullanılmalarını sağlar.


/*"Bir nöron ateşlendiğinde kendisiyle komşu nöron arasına glutamat 
salımlar. Komşu nöron glutamatı tespit ettiğinde, ateşlenmesi 
tetiklenir. Eğer glutamat ortamdan GLT-1 ile temizlenmezse bir sonraki 
sefere düzgün bir *//*şekilde ateşlenemez*//*ve ölmeye başlar,"*/ diyor 
baş araştırmacı Kaliforniya Üniversitesi’nden Tıp Fakültesi Biyomedikal 
Bilimler Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Emma H. Wilson. Wilson *15* yıldır 
toksoplazmalar üzerinde çalışıyor.


Wilson ve ekibi toksoplazma enfeksiyonu esnasında, astrositlerin 
şişerek, hücre dışı glutamat konsantrasyonların düzenleyemediğini 
gösterdi. Ayrıca *GLT-1* düzenli olarak çalışamıyor. Bu nedenle 
nöronlardan salımlanan glutamat artarak, nöronların yanlışlıkla 
ateşlenmesine neden oluyor.


/*"Bu sonuçlar normalde zararsız kabul edilen kronik toksoplazma 
enfeksiyonun , normal nörolojik ağlar ve beyin kimyasında değişim 
yarattığından dolayı, potansiyel risk teşkil ettiğinin farkında olmamız 
gerektiğini öngörüyor,"*/ diyor Wilson .


Araştırmacılar fareleri *ceftriaxone* adlı antibiyotikle *ALS model 
farelerde* iyi sonuçlar elde edilmişti. Ayrıca farklı sinir sistemi 
yaralanmalarında *GLT-1’*nin upregüle edildiği bulundu. *GLT-1* 
ekspresyonunun onarılmasıyla önemli hücre arası glutamat patolojik 
konsantrasyondan normal konsantrasyona düşerek, nöral fonksiyonu normal 
haline döndürdü.


/*"İlk kez beyindeki majör transmitterlerin doğrudan bozunmasının bu 
enfeksiyondan kaynaklandığını gösterdik. Daha doğrudan ve mekanistik 
araştırma yürütülerek, bu çok bilinen patojene dair gerçekliklerin 
anlaşılması sağlanabilir,"*/ diyor Wilson.


Bir sonraki aşamada Wilson ve arkadaşları *GLT-1’*in dovnregülasyonun 
kronik toksoplazma enfeksiyonuyla nasıl başladığını araştıracak.



AutoResizeImage.http://www.gercekbilim.com/wp-content/uploads/2016/06/toxoplasma-gondii-suicide.jpg

*Toxoplasma Gondii *

Parazitin asıl ilginç yanı diğer pek çok hayvanda bulunmasın rağmen 
*sadece kedilerde* ürüyor. Daha önce yapılan bir araştırmada kedilerin 
bu paraziti farelere bulaştırarak onların risk duyularını bozarak 
kedileri bir tehdit olarak algılamalarını engellediğini bulmuştu. 
Böylece fare kediden kaçmak yerine kediye doğru koşuyordu. Parazit 
beyinde davranışsal bölümlere yerleştiğinden , aynı faredeki gibi risk 
arama gibi bölümlerin risk altında olması muhtemel.


Bu parazit daha önce düşünüldüğü gibi zararsız değil. Konjenital 
(doğumla gelen) enfeksiyon ve retinal toksoplazmoz vakalarında artış 
gözleniyor. Şizofreni olan insanları Toksoplazma ile enfekte olma 
yatkınlığı var. Enfeksiyon *Alzheimer ve Parkinsyon hastalığı ve de 
Epilepsi *ile bağıntılı gözüküyor.


Yine de Wilson enfeksiyonun büyük bir endişeye neden olmaması 
gerektiğini bildiriyor.


Bu enfeksiyonu önlemenin en iyi yolu etleri iyi pişirin, ellerinizi ve 
sebzeleri iyi yıkayın. Ay

(GugukluhayaT) Forex'te tüm parasını kaybeden masum yatırımcının düşünce şekli!

2016-06-14 Başlik Oraj Poyraz at NeoMailBox


bayrak


 *Forex'te tüm parasını kaybeden masum yatırımcının düşünce şekli!*
 


Son dönemin popüler yatırım aracı Forex. Tabi ki para kaybetmekle 
popüler*...* Forex yatırımları ile tüm parasını kaybeden masum 
yatırımcıyı tanıyorsunuzdur herhalde. Tüyo alır, arkadaşından öneri 
alır, internet sitesinden tavsiye alır, gider tüm parayı ne iş yaptığını 
bile bilmediği bir Forex şirketine yatırır ve sonrasında büyük hüsran 
yaşar. Peki ülkemize özgü bir yatırımcı tipi olan Forex yatırımcısının 
nasıl karar verdiğini hiç merak ettiniz mi?


Nöroloji bilimi ilerledikçe masum yatırımcının karar verme şekli 
bilimsel olarak ortaya çıkarılacaktır elbette. Biz sadece gözlemlerimiz 
ile yatırım kararlarının zihinsel olarak nasıl verildiğini açıklamaya 
çalışacağız. Davranışsal finansın masum yatırımcıda nasıl işlediğini 
göstereceğiz. Daha açık söylersek, Forex'te tüm parasını kaybeden masum 
yatırımcının karar verme psikolojisini ortaya çıkarmaya gayret edeceğiz.


Forex'te tüm parasını kaybeden masum yatırımcının düşünce şekli:

Her şey *KENDİNE* *GÜVEN* ve *CEHALET'*in masum yatırımcının zihninde 
yasak ilişkiye girmesiyle başlar. O yasak aşktan *BİR* *FİKRİM* *VAR* doğar.


(Yatırım kararı verilmiş ve internet sitesindeki reklama istinaden tüm 
para bir Forex şirketine havale edilmiştir.)


*BİR* *FİKRİM* *VAR,* bir süre sonra *ACEMİLİK* ile ilişkiye girer ve bu 
ilişkiden *DÜŞÜNEMEDİM* dünyaya gelir.


(*Dolar* nasıl olsa yükselir diye *dolar*da uzun pozisyon alınmış ama 
pozisyon para kaybettirmeye başlamıştır.)


*DÜŞÜNEMEDİM,* eski dostu *İLGİSİZLİK* ile birlikte olur ve bu ilişkiden 
*ACELEYE* *GEREK* *YOK* doğar.


(Zarar büyümektedir ve şirketten teminat tamamlama çağrısı gelir.)

*ACELEYE* *GEREK* *YOK,* eski sevgilisi *KARARSIZLIK* ile evlenir ve bu 
ilişkiden *ENAYİ* *DEĞİLİZ* *HERHALDE* doğar.


(Amca oğlundan borç para alınarak teminat tamamlanır ama zarar büyümeye 
devam etmektedir.)


*ENAYİ* *DEĞİLİZ* *HERHALDE,* görücü usulüyle *GÖSTERİŞ* ile evlenir ve 
bu ilişkiden *DEDİĞİM* *OLACAK* doğar.


(Zarar artarken kendine güven de artmaktadır.)

*DEDİĞİM* *OLACAK,* lise aşkı *ÖZSAYGI* ile birlikte olur ve bu 
ilişkiden *TALİHSİZLİK* doğar.


(Başarısızlığın faturası yavaş yavaş dış mihraklara ve lobilere 
çıkarılmaya başlanır.)


*TALİHSİZLİK,* evlilik programında görüp aşık olduğu *YARIM* *AKIL* ile 
evlenir ve bu ilişkiden *BEKLE* ve *GÖR* doğar.


(Tüm para bitme noktasına gelmiştir ve masum yatırımcı son bir ümitle 
devam eder.)


*BEKLE* ve *GÖR,* ilkokul aşkı *APTALLIK* ile birlikte olur ve bu 
ilişkiden *BENİ* *KANDIRDILAR* doğar.


(Para suyunu çekmiştir. Parayı kaybetmenin tüm faturası ya sisteme, ya 
finansal kuruluşa ya da üçüncü bir şahsa çıkarılır.)


Nörolojik olarak bilmiyoruz ama davranışsal finans açısından masum 
yatırımcının finansal karar verme şekli budur. Kendisi dışında herkesi 
suçlamak. Buna kısaca finansal cehaletin psikolojisi de diyebiliriz.


Yatırım kararı verirken analizleri, yorumları veya Buffett-Soros 
sözlerini boşverin. *KENDİNE* *GÜVEN* ve *CEHALET'*in yasak ilişkisiyle 
başlayan ve *BENİ* *KANDIRDILAR* ile biten yukarıdaki hikayeyi hatırlayın.





a45UyF587661-160614094337 Oraj Poyraz cimc...@neomailbox.net
2016/06/14 10:48 5  4  gercekegitimci...@googlegroups.com



Fabricando fit faber
Pratik mukemmellestirir.

Latin Atasozu

( Utbe Ibnu Gazvan , devamla ) der ki : Hz.Omer ( Radiyallahu anh ) :
Atesi cok zikredip hatirlayin. Zira onun harareti pek siddetlidir; 
derinligi cok fazladir, cengelleri demirdendir buyurdu


( Tirmizi )
Cehennemle ilgili hadis. Sahihmis bilenler denetlesin.

Arastirmacilar bize sunu bilimsel olarak kanitlamislardir:

Butun insanlar birdir.
Atalarimizin deri rengi ve benim kendi rengim mor otesi isinlarin, 
enlemin ve iklimin bir sonucudur.
Yakin bir zamanda buralarda yasadigimiz uzucu catismalara ragmen, 
bilimsel acidan irk diye bir sey yoktur.

Biz tek bir turuz.
Her birimiz farkli olmaktan cok, birbirimize benzeriz.
Hepimiz ayni yildizin tozlarindan geliyoruz.
Her birimiz muazzam buyuklukteki uzayin icinde bulunan bu soluk mavi 
nokta dedigimiz gezegenin uzerinde yasayip olecegiz.

Bu yuzden birlikte calismamiz sarttir!

Bill Nye


Grup eposta komutlari ve adresleri  :   
Gruba mesaj gondermek icin  :   ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin:   ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin   :   ozgur_gundem-unsubscr...@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin :   ozgur_gundem-ow...@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz   :   http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz 	: 
http://orajpoyraz.blogspot.com/









--
You received this message because you are subscribed to the Google Groups