------------------------------------------------------------------------

/*FİKRET BAŞKAYA : "ULUSLARIN KENDİ KADERİNİ TAYİN ETMESİ"*/ MESELESİNE
DAİR KISA NOT

*28.09.2017 Doç. Dr. Özgür Üniversite kurucusu*

Sömürgeci/emperyalist bir devletten kurtulmak kendi kaderini tayın
etmenin yeterli koşulu mudur? Eğer öyleyse bu, devleti olan ülkelerde
halk kendi kaderini tayin ediyor demeye gelir!.. O zaman siz de bir
devlete sahip olduğunuzda sizin için de sorun çözülmüş sayılacaktır...

Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'nin /*"bağımsızlık
referandumu"*/,*'ulusların kendi kaderini tayın etmesi'* tartışmalarını
yeniden hatırlattı. Kimileri, orada yapılanın doğrudan "ulusların kendi
kaderini tayın etmesi ilkesini angaje eden bir şey olduğunu, dolayısıyla
tereddütsüz desteklenmesi gerektiğini söyledi.

Başkaları da bunun bir emperyalist senaryonun sonucu olduğunu söyleyerek
karşı çıktı. Oysa sorunun asıl tartışılması gereken yönü savsaklandı.
Ulusların kendi kaderini tayın etmesi meselesi ilk defa*ABD* başkanı W.
Wilson tarafından Birinci Emperyalist savaşın son günlerinde [*8 Ocak
1918*] ortaya atıldı. /*"Wilson Prensipleri"*/ olarak biliniyor. Oysa
ezilen/sömürülen/tahakküm altına alınan insanlar, halklar, haksızlığa
maruz kaldıkları ilk günden beri ve hiç bir zaman bu durumu
kabullenmediler... Bu yüzden insanlık tarihi, isyanların,
başkaldırıların, devrimlerin de tarihidir...

Referandum sonrası bölgedeki hareketliliğin artacağı belirtiliyor

Elbette yükselen yeni bir emperyalist güç olan*ABD*'nin başkanı, öyle
sanıldığı gibi /*"ulusların kaderiyle"*/ uzaktan-yakından ilgili biri
değildi. Zira, öyle bir şey eşyanın tabiatına aykırıdır. Bu dünyanın
ezilen/sömürülen halklarının emperyalist bir güçten /*"hayırlı"*/ bir
şey beklemeleri abesle iştigaldir... Esasen Wilson'un öyle bir çıkış
yapmasının iki nedeni vardı: Birincisi,*'klasik sömürgeciliğin
(kolonyalizmin) son bulmasını, bir kaç sömürgeci/emperyalist gücün
egemenliği altında bulunan, yeryüzünün lânetlilerinin yaşadığı geniş
bölgelerin Amerikan sermayesine açılmasını istiyordu... Özetle Wilson,
*/*"artık kolonyalizmin klasik (doğrudan) versiyonu son bulsun,
yeni-sömürgecilik statüsü [néo-colonialisme] onun yerini alsın"*/*demek
istiyordu; İkincisi, din, mezhep, etnik, kültür farklılığına sahip ne
kadar topluluk varsa, bağımsız olmalarını istiyordu. Nitekim halklar ne
kadar ufalanırsa, onları egemenlik altına almak da o ölçüde
kolaylaşır... Şimdilerde Orta-Doğu denilen bölgede yaptıkları gibi...
Esasen İkinci emperyalist Savaş sonrası yaklaşık iki on yılda Wilson'*un
planı gerçekleşecek, yeni sömürgecilik eskinin yerini alacak, doğrudan
sömürge ülkeler, başta*ABD* olmak üzere tüm emperyalist ülkelerin yeni
sömürgesi haline gelecekti. Artık bu yeni statüde bir ülke herhangi bir
ülkenin sömürgesi değil, /*"Kollektif emperyalizmin"*/ kollektif
sömürgesi (kolonisi) olacaktı ve oldu... Bu iş de emperyalizmin
kurumları olan, Birleşmiş Milletler Örgütü [BMÖ] onun şemsiyesi
altındaki örgütler ama asıl Dünya Bankası,*IMF*, Dünya Ticaret Örgütü,
vb. gibi emperyalist oligarşinin hizmetindeki /*"uluslararası"*/ denilen
kurumlar tarafından yürütülecekti...

Ulusların kendi kaderini tayin etmesi ilkesinin bir destekçisi de Lenin
ve*III*. Enternasyonaldi... Komünist Enternasyonal, soruna dünya
sosyalist devrimi açısından bakıyor ve sömürgelerin bağımsızlıklarını
kazanmalarıyla kolonyalist/emperyalist ülkelerin sömürü ve egemenlik
olanaklarının zayıflayacağını ve sosyalist dünya devrimine uygun
koşulların oluşacağını ileri sürüyorlardı. Fakat Komünist Enternasyonal
ve Sovyetler Birliği hızla enternasyonalist ilkelerden ve sosyalist
perspektiften uzaklaştı,*III*. Enternasyonal Sovyet Devletinin
çıkarlarını korumanın, Sovyetler Birliği diplomasisinin bir aracı haline
geldi...

Netice itibariyle, sömürge halkları da bu arada bir devlet sahibi
oldular ama asla emperyalizmden bağımsızlaşamadılar. Kendi kaderlerini
kendi ellerine almayı başaramadılar... Şimdilerde sözde bağımsız
ulus-devletlerin varlığına rağmen emperyalist sömürü ve yağma 'doğrudan
veya yarı-sömürge oldukları dönemdekinden özde farklı değil... Sadece
görüntüler, retorik, yöntemler ve araçlar değişti... Emperyalizmin uşağı
olan /*"yerli işbirlikçi hakim sınıflar"*/ sömürgeci devletlerin
kurumlarının, adamlarının, işlevini devralmış bulunuyorlar...
Dolayısıyla ortada asla /*"ulusların kendi kaderini tayin etmeleri"*/
diye bir şey yok... Zira /*"yerli yönetici elitler"*/ küresel
oligarşinin bir parçası... Gerçek durum böyle ama retorik her zaman
farklıdır...

O halde sadede gelebiliriz. Bir ulus, bir halk hangi durumda kendi
kaderini tayin edebilir, itilip-kakılmaktan, baskıya, sömürüye, zulme
maruz kalmaktan kurtulabilir, haysiyetine sahip çıkabilir, özgürce
yaşayabilir, emansipe olabilir ve dünya halklarının eşit/saygın bir
üyesi olarak varlığını sürdürebilir? Soruyu şöyle de sorabiliriz: Bir
halkın, bir ulusun kendi kaderini kendi ellerine alması, özgürleşmesi,
hangi durumda mümkündür? Mesela bir devlete sahip olmak bu amaç için
yeterli koşul mudur? Sömürgeci/emperyalist bir devletten kurtulmak kendi
kaderini tayın etmenin yeterli koşulu mudur? Eğer öyleyse bu, devleti
olan ülkelerde halk kendi kaderini tayin ediyor demeye gelir!.. O zaman
siz de bir devlete sahip olduğunuzda sizin için de sorun çözülmüş
sayılacaktır... Bu da demektir ki, /*"önemli olan sizi kimin
yönettiğidir!"*/... /*"Eğer sizden birileri, kendiniz gibi olanlar
yönetirse"*/ sorun çözülmüş mü sayılacaktır? İşkenceyi yapan kendinizden
(içerden) olunca şeylerin anlamı değişir miydi? Eğer bir devlete sahip
olmakla iş bitseydi, şeyler ne kadar da kolay olurdu...

/*"Wilson Prensipleri"*/ denilenin ortaya atılmasından bu yana, geride
kalan yaklaşık yüz yılda, yüzlerce devlet dünya sahnesine çıktı,
jeopolik arenada arz-ı endam etti ama hiç bir yerde halkların kendi
kaderine sahip çıktığına şahit olunmadı... Yerli zorbalar ekseri
eskileri [yabancıları] aratmadı... O zaman neden böyle oldu sorusunu
sormak gerekmiyor mu? Neden bu soruyu sormaktan ısrarla kaçınılıyor?
Neden ikiyüzlülükte ısrar ediliyor? Öyleyse şu*'devlet'* denilen
netameli aygıt nedir? Aslında ne işe yarıyor? Bu tür soruları sormakla
başlamak gerekiyor ama lânet olası devlet tam bir tabu mertebesine
yükseltilmiş durumda... Kimse tabuya elini sürmek istemiyor...
Lânetlenmekten, cezalandırılmaktan korkuyor. Bu tür sorular sormak
isteyenlerin önü daha baştan kesilmek isteniyor. Bu konudaki genel
anlayış ve kabul az çok şöyle: Devlet vazgeçilmezdir, devlet olmadan
olmaz, devletsiz asla olmaz...

Eğer samimiyetle insanların özgürce, barış içinde yaşaması isteniyorsa,
sömürü ve baskıdan kurtulması isteniyorsa, insanın insana, toplumun
doğaya yabancılaşmasına son verilmek isteniyorsa, şeyleri tartışmaya
/*"devletten"*/ başlamak gerekecek!... Zira devletlerin olduğu bir
dünyada ne barış, ne insanca yaşam, ne de kardeşlik mümkün değildir.
Zira, devletin iyisi olmaz... O halde üç şey eğer ideolojik kölelikten
kurtulmak gibi samimi bir niyetiniz ve kaygınız varsa, üç şeyden
kurtulmayı bir hedef olarak önünüze koyacaksınız: *1*. Devletten
kurtulmak; *2*. paradan kurtulmak; *3*. herkese ait olan yaşam
araçlarına [üretim araçlarına] birileri tarafından el konmasına son
vermek... Unutulmasın, bir zamanlar bunların üçü de mevcut değildi...

*https://www.birgun.net/haber-detay/uluslarin-kendi-kaderini-tayin-etmesi-meselesine-dair-kisa-not-181731.html*

 
------------------------------------------------------------------------
a45UyF587661-170928232312 Oraj Poyraz oraj.poy...@openmail.cc
2017/09/28  15:28 4  58  siyasetmeyd...@yahoogroups.com

 

Manus milites
Askeri el tarafindan

Latin Atasozu

Anlatildigina gore:
Mahallesinde oturan bir ailede tavla bulundugu haberi kendisine ulasir.
Bunun uzerine onlara:
Eger tavlayi evinizden cikarmazsaniz ben sizi mahallemden cikaracagim!
diye haber gonderir.
Boylece onlarin tavla bulundurmalarini hos karsilamadigini ifade eder.

Kutubu Sitte 5338

Halk buyuk yalanlara, kucuk yalanlara gore daha cabuk inanir.

Joseph GOEBBELS
(Hitler in Propaganda Bakani)


Grup eposta komutlari ve adresleri      :       
Gruba mesaj gondermek icin      :       ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin    :       ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin   :       ozgur_gundem-unsubscr...@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin     :       ozgur_gundem-ow...@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz   :       http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz     :
http://orajpoyraz.blogspot.com/


BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo





 

-- 
You received this message because you are subscribed to the Google Groups 
"Gugukluhayat" group.
To unsubscribe from this group and stop receiving emails from it, send an email 
to gugukluhayat+unsubscr...@googlegroups.com.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroups.com.
Visit this group at https://groups.google.com/group/gugukluhayat.
For more options, visit https://groups.google.com/d/optout.

Cevap