"Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan ,
rahat yaşamanın alışkanlık haline getirmiş milletler; evvela haysiyetlerini,
sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar"
Mustafa Kemal Atatürk
|
|
|
|
“Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ
ciğerim.
Onu dindirmek için çifte yerim, kamçı yerim.
Adam! Aldırma geç git diyemem, aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim,
Hakk’ı tutar kaldırırım”
Mehmed Akif Ersoy
|
|
Geçenlerde Iran'a gitmekte olan ve Rus ve Ukraynalı bilimadamlarını taşıyan
bir uçak, içindeki kırk yolcusu ile birlikte İsfahan yakınlarında düştü.
Uçak, yol üzerinde Trabzon'da durmuş ve yakıt almıştı. Haritaya baktığınızda;
bir uçağın Ukrayna'dan İran'a giderken yeniden yakıt almasını gerektirecek
bir uzaklık olmadığını görürsünüz. Güvenilir kaynaklardan aldığımız bilgiler,
bu uçağın Trabzon'a bir şekilde inmeye zorlandığı ve burada uçağa bir
yabancı ekibin bir kaç teknik müdahale yaptığı yolunda. Bu ekiplerin Türkiye'deki
sorumlularının da bu operasyona dair sorumluluğu orda burda uluorta kabul
ettiği de gelen haberler arasında.
Canını Iyice
Acıtıyor böyle haberler her
vatandaşın. Türkiye kendi topraklarında böyle bir şey yapılmasına izin
vermez diyemiyoruz.
Bu iddianın doğruluğu bir yana. Bu iddianın işaret ettiği çok önemli
bir gerçek var ki o da Türkiye'nin artık tamamen bir emperyal uçak gemisi
görüntüsü verdiği ve yabancı istihbarat güçlerinin istedikleri gibi cirit
attığı bir arazi haline dönüştürüldüğüdür. Ve bütün bunlar, güya milli
kurumların gözü önünde yapılmakta; bu kurumlar bünyesindeki milli ve bilinçli
kadroların direnişlerine rağmen, bazıları oturdukları kucağı "iş",
hissettikleri duyguyu ise "birlik" zannederek mevcut
işgali "ikili işbirliği" olarak lanse etmeye çalışmaktadırlar.
En son olarak eski Başbakan Ecevit, HaberTurk'te yaptığı açıklamada,
kendi başbakanlıkları döneminde, İskenderun'a kendilerinin bilgisi dışında
ABD'li subayların gelip inceleme yaptığını ve bunun üzerine ABD'li subayları
nazikane bir şekilde uyarmak durumunda kaldıklarını açıkladı.
Ülkesinin egemenliğini savunurken bile nazikane olma gereği duyan,
adeta özür dilercesine hak savunan kadrolarla Türkiye Cumhuriyeti'nin
bekaası ve varlığı garanti edilemez.
Kamuoyu önünde, ABD'ye direniyormuş gibi yapanların kafa yapısı
Türkiye'nin önümüzdeki 10 seneyi bir bütün olarak atlatmasına yetmeyecektir.
Topraklarımızda ABD askerinin konuşlanmasından daha vahim olan, bu ülkeyi
yöneten kadroların beş üs yerine üç üs vermeyi, 80.000 ABD askeri yerine
5000 ABD askerinin konuşlanmasını vatandaşlarına bir "milli başarı"
olarak göstermeye yeltenecek kadar zavallı konuma düşmeleridir. Bu ülkeye
konuşlanan her yabancı gerekirse tek tek sağlığı konusunda ikna edilerek
dışarı çıkarılır ama kendi insanımızın, kendi yöneticimizin kafasındaki
bu zihniyetin temizlenmesi bir ülkenin düşmandan temizlenmesinden daha
zordur.
- Mersin'de NATO görüntüsü altında liman yabancı güçlerin denetimine
verilmiştir
- Mersin'de ABD'li subaylar Türk tüccarlara, "artık buraya gelecek
malı bize bir ay önceden haber vereceksiniz" deme cüretkarlığını
gösterecek noktaya gelmişlerdir
- Batman, Diyarbakır, Muş, Iğdır, Trabzon sıradaki yerler olup, buralarda
halen altyapı/ön hazırlık çalışmaları yapılmaktadır.
- Türk Silahlı Kuvvetleri, Kuzey Irak'a sadece bir mülteci bekçisi olarak
sokulurken, ABD Musul ve Kerkük'e yönelik bölgedeki konuşlanmasını tamamlamıştır
bile. . "İngiliz askerine izin vermeyiz" şeklinde çıkan haberler,
sanki ABD askeri İngiliz'lerden farklı bir çıkarı temsil ediyormuş gibi,
ilerde "bakın İngiliz askerinin girmesine izin vermedik, milli
çıkarlarımızı koruduk" deme yüzsüzlüğünü gösterecekler için bir
ön psikolojik hazırlıktır. Türkiye bölgede bekçilik yaparken, kontrol
yine ABD/İngiliz ve İsrail kuvvetlerinde olacaktır.
Son günlerde kamuoyunda yapılan "ABD askerinin konuşlanmasına direniyoruz"
tarzı haberler, kamuoyuna ölümü gösterip sıtmaya razı etmekten başka bir
şey değildir. Dikkat ederseniz, bir ay öncesine kadar Kuzey Irak'ta harekata
katılalım mı, katılmayalım mı tartışması ortadan kalkmış, konu Türk topraklarında
5000 asker mi, 80.000 asker mi konuşlansın sığlığına mahkum edilmiştir.
Bilen, şu anda Güneydoğu'da özellikle Malatya merkezli ABD'nin ne tür
çalışmalar yaptığını ve Güneydoğu ve doğunun daha sonra hangi ülkeye yönelik
bir harekat için hazırlandığını bilmektedir.
Ve bilinmesini isteriz ki, Kuzey Irak'ta yeni bir İsrail olarak kukla
bir kürt oluşumun gerçekleşmesinden sonra, Türkiye Kuzey Irak'taki bu
oluşumla bir federasyona doğru itilecek ve büyüdüğünü zannederken parçalanmasının
ilk adımını da atmış olacaktır. Bu senaryonun daha da ileri aşaması, İran'ın
kuzeyindeki Azeri bölgesinin koparılarak Azerbaycan ile birleştirilmesi
ve bunun da yine Türkiye ile konfederasyona zorlanmasıdır. Önümüzdeki
bir-iki sene içinde, basındaki satılık kalemlerin Özal'ın 1980'lerde dile
getirdiği "Kürtlerle konfederasyon" fikrini yeniden sakız gibi
çiğnemeye başlayacaklarını ve bu konunun gündeme taşınacağını göreceksiniz.
Güneydoğusundaki hareketlenme için Trakya'yı boşaltan Türkiye'nin askeri
kaynakları, bir de Kıbrıs üzerinde ki hareketlenme ile iyice zorlanacak,
ülke bir yandan daha fazla silahlanma zorunluluğu ile karşı karşıya bırakılarak
(Abdullah Gül'ün son MGK toplantısında asker sayısını 300 bine indirelim
şeklindeki ŞOK teklifine askerin "o zaman yeni silahlar lazım"
diye tepki verdiği manşetlere taşınmıştı. Basınınıza güvenin. Sizi en
doğru şekilde manipule ettiği konusunda) aynı anda hem lojistik hem
maddi olarak sınıra dayandırılacaktır. İşte bu anda, Türkiye'nin kuzeydoğusunda
hem Kafkasları hem de İran'ı kapsayan bir hareketlenme, Türkiye'nin NATO
şemsiyesi altında ve "enerji nakil hatlarının güvenliği" bahanesi
ile yabancı güçlerin resmi işgali altına girmesinin de bahanesini oluşturacaktır.
Trabzon işte bu yüzden önemlidir. Iğdır, Muş, Batman işte bu yüzden önemlidir.
Bütün bu hareketlenmeler, Bakü-Ceyhan boru hattının inşasının tamamlanması
ile paralel olarak gündeme gelecektir.
Bugün HaberTurk'te gerçekleşen röportajında, eski başbakan Ecevit
afyon üretimini serbest bırakma kararını vermeleri üzerine, 1974 yılında
ABD'nin Türkiye'yi "Sultanahmet'i ve afyon üretilen köyleri bombalarız"
diye tehdit ettiğini açıkladı.
Bugün halka "müttefik ve dost" diye yutturulmaya
çalışılan ülke budur. Bugün "karşılıklı bağımlılık" palavrası
altında tek taraflı bağlandığımız emperyal güçler budur ve HALA bu ülkenin
silahlı ve silahsız kuvvetleri seslerini yükseltmeme, vatandaşı ile birlikte
bölgenin ve ülkenin işgaline karşı aktif bir direnme süreci başlatmama
konusunda basiretsizlik sergilemektedirler. HALA, bu ülkenin silahlı ve
silahsız kuvvetleri kendi insanın başındaki örtü gibi konularla uğraşırken,
sorumluluğu altındaki topraklar tersanesinden, kalesine kadar adım adım
işgal edilmektedir.
Bugün Yemen'de bir hastaneye yapılan baskında 4 ABD'li doktor
ölmüştür. İşgal atındaki topraklarda mücadele çaresizlikle beslenir. Türkiye;
satın alanlar için de , satanlar için de çok pahalı hale geleceği noktaya
doğru sürüklenmektedir.
Türkiye 2023
|
|