Title: Untitled Document
 
TÜRKİYE 2023
 
"Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan , rahat yaşamanın alışkanlık haline getirmiş milletler; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar"

Mustafa Kemal Atatürk
 
 
“Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim.
Onu dindirmek için çifte yerim, kamçı yerim.
Adam! Aldırma geç git diyemem, aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim,
Hakk’ı tutar kaldırırım”


Mehmed Akif Ersoy
       
   
   
ANALİZ...ANALİZ...ANALİZ....
 
ANALİZ...ANALİZ...ANALİZ...ANALİZ...ANALİZ...ANALİZ...ANALİZ....ANALİZ
 
ANALİZ...ANALİZ...ANALİZ....
         
   

TÜRKİYE KONFEDERASYONUNA DOĞRU

KUZEY IRAK VE KUZEY İRAN TUZAĞI

   
 

İsfahan'da bir uçak düştü...Mersin'de ABD'li subaylar bir ay önceden mal bildirimi istemeye başladı...Ecevit, 1974'te ABD'nin Sultanahmet'i ve afyon üretilen köyleri bombalamakla tehdit ettiğini açıkladı...ABD Güneydoğu ve Doğu'da askeri konuşlandıracak altyapı hazırlıklarını başlattı...Bütün bunlar önümüzdeki 5 sene içerisinde Kuzey Irak'ta ve Kuzey İran'da oluşturulacak yapı ile bir konfederasyona ikna edilerek, büyüme yolu ile parçalanma noktasına getirilecek Türkiye'nin bugününe dair sembolik ve önemli gelişmeleridir.
 
 

 
 

Geçenlerde Iran'a gitmekte olan ve Rus ve Ukraynalı bilimadamlarını taşıyan bir uçak, içindeki kırk yolcusu ile birlikte İsfahan yakınlarında düştü. Uçak, yol üzerinde Trabzon'da durmuş ve yakıt almıştı. Haritaya baktığınızda; bir uçağın Ukrayna'dan İran'a giderken yeniden yakıt almasını gerektirecek bir uzaklık olmadığını görürsünüz. Güvenilir kaynaklardan aldığımız bilgiler, bu uçağın Trabzon'a bir şekilde inmeye zorlandığı ve burada uçağa bir yabancı ekibin bir kaç teknik müdahale yaptığı yolunda. Bu ekiplerin Türkiye'deki sorumlularının da bu operasyona dair sorumluluğu orda burda uluorta kabul ettiği de gelen haberler arasında.

Canını Iyice Acıtıyor böyle haberler her vatandaşın. Türkiye kendi topraklarında böyle bir şey yapılmasına izin vermez diyemiyoruz.

Bu iddianın doğruluğu bir yana. Bu iddianın işaret ettiği çok önemli bir gerçek var ki o da Türkiye'nin artık tamamen bir emperyal uçak gemisi görüntüsü verdiği ve yabancı istihbarat güçlerinin istedikleri gibi cirit attığı bir arazi haline dönüştürüldüğüdür. Ve bütün bunlar, güya milli kurumların gözü önünde yapılmakta; bu kurumlar bünyesindeki milli ve bilinçli kadroların direnişlerine rağmen, bazıları oturdukları kucağı "iş", hissettikleri duyguyu ise "birlik" zannederek mevcut işgali "ikili işbirliği" olarak lanse etmeye çalışmaktadırlar.

En son olarak eski Başbakan Ecevit, HaberTurk'te yaptığı açıklamada, kendi başbakanlıkları döneminde, İskenderun'a kendilerinin bilgisi dışında ABD'li subayların gelip inceleme yaptığını ve bunun üzerine ABD'li subayları nazikane bir şekilde uyarmak durumunda kaldıklarını açıkladı.

Ülkesinin egemenliğini savunurken bile nazikane olma gereği duyan, adeta özür dilercesine hak savunan kadrolarla Türkiye Cumhuriyeti'nin bekaası ve varlığı garanti edilemez.

Kamuoyu önünde, ABD'ye direniyormuş gibi yapanların kafa yapısı Türkiye'nin önümüzdeki 10 seneyi bir bütün olarak atlatmasına yetmeyecektir. Topraklarımızda ABD askerinin konuşlanmasından daha vahim olan, bu ülkeyi yöneten kadroların beş üs yerine üç üs vermeyi, 80.000 ABD askeri yerine 5000 ABD askerinin konuşlanmasını vatandaşlarına bir "milli başarı" olarak göstermeye yeltenecek kadar zavallı konuma düşmeleridir. Bu ülkeye konuşlanan her yabancı gerekirse tek tek sağlığı konusunda ikna edilerek dışarı çıkarılır ama kendi insanımızın, kendi yöneticimizin kafasındaki bu zihniyetin temizlenmesi bir ülkenin düşmandan temizlenmesinden daha zordur.

  • Mersin'de NATO görüntüsü altında liman yabancı güçlerin denetimine verilmiştir
  • Mersin'de ABD'li subaylar Türk tüccarlara, "artık buraya gelecek malı bize bir ay önceden haber vereceksiniz" deme cüretkarlığını gösterecek noktaya gelmişlerdir
  • Batman, Diyarbakır, Muş, Iğdır, Trabzon sıradaki yerler olup, buralarda halen altyapı/ön hazırlık çalışmaları yapılmaktadır.
  • Türk Silahlı Kuvvetleri, Kuzey Irak'a sadece bir mülteci bekçisi olarak sokulurken, ABD Musul ve Kerkük'e yönelik bölgedeki konuşlanmasını tamamlamıştır bile. . "İngiliz askerine izin vermeyiz" şeklinde çıkan haberler, sanki ABD askeri İngiliz'lerden farklı bir çıkarı temsil ediyormuş gibi, ilerde "bakın İngiliz askerinin girmesine izin vermedik, milli çıkarlarımızı koruduk" deme yüzsüzlüğünü gösterecekler için bir ön psikolojik hazırlıktır. Türkiye bölgede bekçilik yaparken, kontrol yine ABD/İngiliz ve İsrail kuvvetlerinde olacaktır.

Son günlerde kamuoyunda yapılan "ABD askerinin konuşlanmasına direniyoruz" tarzı haberler, kamuoyuna ölümü gösterip sıtmaya razı etmekten başka bir şey değildir. Dikkat ederseniz, bir ay öncesine kadar Kuzey Irak'ta harekata katılalım mı, katılmayalım mı tartışması ortadan kalkmış, konu Türk topraklarında 5000 asker mi, 80.000 asker mi konuşlansın sığlığına mahkum edilmiştir. Bilen, şu anda Güneydoğu'da özellikle Malatya merkezli ABD'nin ne tür çalışmalar yaptığını ve Güneydoğu ve doğunun daha sonra hangi ülkeye yönelik bir harekat için hazırlandığını bilmektedir.

Ve bilinmesini isteriz ki, Kuzey Irak'ta yeni bir İsrail olarak kukla bir kürt oluşumun gerçekleşmesinden sonra, Türkiye Kuzey Irak'taki bu oluşumla bir federasyona doğru itilecek ve büyüdüğünü zannederken parçalanmasının ilk adımını da atmış olacaktır. Bu senaryonun daha da ileri aşaması, İran'ın kuzeyindeki Azeri bölgesinin koparılarak Azerbaycan ile birleştirilmesi ve bunun da yine Türkiye ile konfederasyona zorlanmasıdır. Önümüzdeki bir-iki sene içinde, basındaki satılık kalemlerin Özal'ın 1980'lerde dile getirdiği "Kürtlerle konfederasyon" fikrini yeniden sakız gibi çiğnemeye başlayacaklarını ve bu konunun gündeme taşınacağını göreceksiniz.

Güneydoğusundaki hareketlenme için Trakya'yı boşaltan Türkiye'nin askeri kaynakları, bir de Kıbrıs üzerinde ki hareketlenme ile iyice zorlanacak, ülke bir yandan daha fazla silahlanma zorunluluğu ile karşı karşıya bırakılarak (Abdullah Gül'ün son MGK toplantısında asker sayısını 300 bine indirelim şeklindeki ŞOK teklifine askerin "o zaman yeni silahlar lazım" diye tepki verdiği manşetlere taşınmıştı. Basınınıza güvenin. Sizi en doğru şekilde manipule ettiği konusunda) aynı anda hem lojistik hem maddi olarak sınıra dayandırılacaktır. İşte bu anda, Türkiye'nin kuzeydoğusunda hem Kafkasları hem de İran'ı kapsayan bir hareketlenme, Türkiye'nin NATO şemsiyesi altında ve "enerji nakil hatlarının güvenliği" bahanesi ile yabancı güçlerin resmi işgali altına girmesinin de bahanesini oluşturacaktır. Trabzon işte bu yüzden önemlidir. Iğdır, Muş, Batman işte bu yüzden önemlidir. Bütün bu hareketlenmeler, Bakü-Ceyhan boru hattının inşasının tamamlanması ile paralel olarak gündeme gelecektir.

Bugün HaberTurk'te gerçekleşen röportajında, eski başbakan Ecevit afyon üretimini serbest bırakma kararını vermeleri üzerine, 1974 yılında ABD'nin Türkiye'yi "Sultanahmet'i ve afyon üretilen köyleri bombalarız" diye tehdit ettiğini açıkladı.

Bugün halka "müttefik ve dost" diye yutturulmaya çalışılan ülke budur. Bugün "karşılıklı bağımlılık" palavrası altında tek taraflı bağlandığımız emperyal güçler budur ve HALA bu ülkenin silahlı ve silahsız kuvvetleri seslerini yükseltmeme, vatandaşı ile birlikte bölgenin ve ülkenin işgaline karşı aktif bir direnme süreci başlatmama konusunda basiretsizlik sergilemektedirler. HALA, bu ülkenin silahlı ve silahsız kuvvetleri kendi insanın başındaki örtü gibi konularla uğraşırken, sorumluluğu altındaki topraklar tersanesinden, kalesine kadar adım adım işgal edilmektedir.

Bugün Yemen'de bir hastaneye yapılan baskında 4 ABD'li doktor ölmüştür. İşgal atındaki topraklarda mücadele çaresizlikle beslenir. Türkiye; satın alanlar için de , satanlar için de çok pahalı hale geleceği noktaya doğru sürüklenmektedir.

Türkiye 2023

 

 

 

 

 

 

 

 
     
   

Reply via email to